Hani girersin ya sonsuz maviliğe.
Adım adım...
Çakıl taşları batar ayağına, kumu özler tenin, ilerlersin. Her adımında yürürken derinliğe her hücren içer sanki suyu.
Yudum yudum...
Değmez olur ayakların kuma, sonradan sesler gelir, en derininden.
Takır takır...
Denizi seven insan korkmaz ama ayağı suya değmezse. Dinler denizi, taşları, suyun gelgitini . İyi bilir çünkü bu mavilikte ölmek, cennetteki güneşi görmek demek. Bilir çünkü deniz demek mutluluk demek. Yeter ki mutluluktan boğulayım...
Her tuhaflığı tepkisiz karşılayan evren, deniz kızına olan aşkına ne gibi yorum da bulunabilir ki.?!
Denizine rengini verip onu kendine hayran bırakan evren nasıl olur da bir deniz kızına böylesine bağlanabilir?!
Bu deniz ve deniz kızının değil, denize benliğini veren tüm evrenin ve deniz kızının hayat hikayesi...
Bu ölümüne değil tüm ömrüne sevenlerin hikayesi...
Kalbini savaş meydanında bırakmış bir asker, o intikamı elbet bir gün alır.
...
Alakurt lakâbıyla bilinen Kurter Alacakan, ülkesinin en başarılı askerlerinden biridir. Bir gece vakti timiyle gittiği Kafes operasyonunda timdeki dostlarını acı bir şekilde kaybeder.
Her şeyini kaybettiği o zifiri karanlık gecede, kan dolu toprağa bakıp, toprağı avuçlayarak korkunç bir intikam yemini eder.
Ve her şeyi ardında bırakıp şehre geri döndüğünde, hiçbir şey aynı kalmayacaktır.
Özellikle de General'in kızıyla tanışıp, onunla aynı intikam yoluna başkoyduktan sonra...
ALACAKAN.