Sinsice oyunlar oynayan o değilmiş gibi gözlerime bakarken benliğim önünde diz çökmüştü. "Böyle olsun istemedim." Fısıltısı kulaklarımda çığlıklara dönüşürken yaşlı gözlerimi kuzguni gözlerine sabitlemiştim. Bir enkaz olarak geldiğim kalbinden şimdi daha büyük bir enkaz olarak ayrılıyordum. Düşüncelerin ördüğü dört duvar üzerime yıkılmış, sığındığım kalp beni yıkımdan kurtarmamıştı. Ondan hep kaçan ben şimdi kaçtığım kalbin ayakları altında paspas olmuştum. "Neden?" dedim tekrar feryat figan. "Neden Alparslan neden? Neden yaptın bana bunu?" "Yemin ederim bu kadar yalanın içinde gerçek olan tek şey sendin. Sana olan aşkım en gerçek şey Bahar'ım." Titreyen ellerimi gögsüne koyarak onu ittim. O bir yalancı diye haykıran benliğim dizleri üzerinde ağlıyordu. Cevap vermek yerine sarf ettiği kelimeler onun kaçışı benim yanışımdı. "Sana güvenmiştim!" Elleri bileklerimi kavrarken ondan uzaklaşmak için çırpındım. Kokusu başımı döndürüyor, gerçekler midemi alt üst ediyordu. "Geçmiş zaman kipi kullanma!" dedi azarlarcasına "İstediğim tek şey benim olmandı. Sadece beni sevmeni istedim." Hıçkırıklarım kulaklarımda acı bir tını bırakırken sıkı tutuşu kaçmamı engelliyordu. Başımı gögsüne koyarak "Sende bir geçmişsin artık..." diyerek kokusunu içime çektim. "Yapma Bahar yapma bunu bize." "Bizim seninle bir yolumuz olamaz. Benim sizin gibi yalancı insanlarla bir geleceğim olamaz. Size güvendim ben." sonlara doğru titreyen sesim acıyla harmanlanmıştı. Bu hikayede bir çıkmazın açılmasını bekledi herkes!