"Bu hayatı sen seçtin!" dedi boğuk erkeksi sesiyle. Her adımda bana biraz daha yaklaşırken, eş zamanlı olarakta korkudan daha çok titrememe sebep oluyordu. Sinirliydi. Hem de çok ve o sinirlenince benim için hiç iyi şeyler olmuyordu. Bu akşam olmayacağı gibi, canımı yakacaktı. Biliyordum.
Her zaman yapardı bunu, her kes gibi. Amma bu sefer gerçekten çok korkuyordum. Tam dibime geldiğinde, duvarla onun arasında kalmıştım. Korkudan nefes alış-verişlerim hızlanırken, iki eliyle beni duvarla arasına hapsetti.
Odanı aydınlatan tek şey dışardan vuran ay işığıydı. Bu yüzden kusursuz yüzünün sadece bir kısmını görüyordum. Boyum onunkundan kısa olduğu için eğilmek zorunda kalıyordu. Zaten duvarla arasına sıkışmışken, kendisini bana biraz daha bastırıp, yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Dudaklarımızın arasında millimler kala konuştu.
"O, yüzden sonuçlarına da katlanmak zorundasın, karıcığım" erkeksi sesiyle söylediği cümleden sonra dudaklarımızı birleştirdi. Sıcak dudakları benim korkudan soğumuş dudaklarımı bulduğunda, anlamıştım. Asıl karanlık şimdi başlıyordu. Öpeşmemizi derinleştirirken, ben de onun karanlığına daha çok çekiliyordum.
Elleri bluzumun eteklerine gittiğinde, bir anlık kalbim yerinden çıkacak diye çok korktum. Bluzumu çıkarmamıştan önce dudaklarımızı ayırdı. Kara gözleri, canımı almak ister gibi gözlerime bakarken, oda pek aydınlık olmasa da öfkelendiğini biliyordum, öfkeyle baktığını hissediyordum. Bluzumu çıkarmazdan ve beni yatağa fırlatmazdan önce söylediği sözler aslında bunları yapacağının habercisiydi.
"Canını yakacağım. Canını öyle bir yakacağım ki, babanın yaptığı her şeyi özleyeceksin. "
Başlangıç:28.06.2018