Gözlerini ilk açtığında nasıl hissettiğini asla hatırlayamazsın. Gözlerini sonsuzluğa kapattığında da bu duygu hissedilmez gelir sana. Fakat şimdi, Gerçekten anlıyorum. Çünkü biliyorum, hissediyorum ve masum bir bebek değilim. Gerçek adımı, yaşımı, hangi okula gittiğimi, nereli olduğumu, nerede yaşadığımı, ailemi; annemi, babamı...Ailem kaç kişiyse artık, onu bile bilmiyorum. Hatırlamıyorum. Hiçbir şeyi. Hiç kimseyi. Kendimi bile tanımıyorum. Çünkü hissediyorum. Gözlerini ilk kez açmanın ne demek olduğunu hissediyorum. Sonsuzluğa kapatırken gözlerimi...Korkmuştum. Doğrusu bu, yalan yok. Ölesiye korkmuştum. Kendimce çığlıklar atıp haykırmıştım ama...Ama sonra fark ettim ki, bu his mükemmeldi. Rahatlık veren bir duyguydu. Hele bu terim... Sonsuzluk. Size kendimi tanıtırdım ama...Dediğim gibi, kim olduğumu bilmiyorum. Ne saçma, öyle değil mi? Gerçek ben, artık bir ölü. Bunu içten içe biliyorum ama gözlerim tamamen açıldığında, bunu hatırlayacak mıyım? Kesinlikle hayır. Ve aslına bakarsanız, sonsuzluğa gözlerimi kapatırken yaşadığım korku, korku değilmiş. Şu an anlıyorum. Gözlerim tekrardan açılırken. Bu satırlar aramızda kalsın. Kimseye okutma. Ya da söyleme. Veya anlatma. Sır olsun işte. Aramızda. Çünkü gözlerim açılıyor. Bu kelimelerin birini dahi hatırlamayacağım. Bil istedim. İmza: Kim Olduğunu Bilmeyen Kişi.