Neden insanlara insancıl yaklaştığımı, hiç tanımadığım birinin yardımına neden koştuğumu, otobüs de bile ineceğini anladığım teyzenin yerinden bile daha kalkmadan onun yerine düğmeye neden bastığımı, sürekli insanlara neden gülümsediğimi, kalbim de neden kötülük barındırmadığımı, dedikoduyu neden sevmediğimi, küçücük çocuğun bir yaşlının acısını nasıl ve neden sıcacık yüreğim de derin hissettiğimi, çalıştığım iletişim kurduğum insanlara kocaman ve içten saygımı sevgimi, neden içten olduğumu, neden dürüst olduğumu, neden , neden , neden ... buldum sanırım... Ege'nin insanı böyle. Ben; Ege'de doğup, yoğurulup, kültürünü, saygısını, edebini alıp. Akdeniz de bir yetişkin oldum rehberim olan muhteşem insanlarla... Şimdi, Ege'deyim ve şu an trendeyim. Çok erken bir saat olduğu için içim geçmiş, trene bindiğimden beri bana gülümseyen teyze yerinden kalkıp bu çocuğun yüzüne güneş vuruyor hasta etmesin diye perdeyi kapatmış... Bir de Ege'deyken herkesin çocuğusunuz sanki, çocuk gözüyle bakıyorlar. Hemen bizim kız oluyorsunuz. Akdeniz'deyken bu tavrı; iş yerimdeki güzelliklerini ve aile sıcaklığını hep yüreğim de taşıyacağım güzel insanlardan, eski komşumdan ve apartmanımdaki yöneticimden görmüştüm... Yaşamak önem kazanıyor böyle tavır ve güzel insanlarla. Tren ilerliyor, teyzeler "gevrek" yiyorlar. Ben müzik dinliyorum, kulağım da kulaklık bana bakıp bakıp gülümsüyorlar sebepsiz. Dışarısı yemyeşil zeytin ağaçları...