Ayaz, iradesinin sınırlarında geziyordu. Bütün hücreleri ihtiyaçla kıvranırken sesli bir şekilde yutkundu. "Yasemin, hayallerini yıkan bir adamım ben" diyerek hem kendine hem de Yasemin'e neden burada olduklarını hatırlatmaya çalıştı.
Kurduğu cümle genç kadını gülümsetti, ama gözlerine ulaşmayan buruk bir gülümsemeydi bu. "Hiç anlamıyorsun, değil mi Ayaz?" diye fısıldadı Yasemin. "Sen benim hayallerimsin"
Bu cümle Ayaz'ın içini titretti. Yanlış olduğunu biliyordu, ama doğru cümleleri söyleyip onu uzaklaştırmaya da gücü yoktu. Gözleri buluştuğu anda ne diyeceğini unutunca kapanmamak için direnen göz kapakları pes etti ve kızın sakallarını okşayan eline başını yasladı.
Bu küçük kadın; beklemediği bir anda hayatına girmiş, hayatını alt üst etmiş, bütün planlarını bozmuş ve ite kaka da olsa ilerleyen hayatını durma noktasına getirmişti. Ondan nefret etmesi gerekirken yirmi beş yıllık hayatında ilk kez kendisini huzurlu ve mutlu hissediyordu. Kendisini ilk kez bir yere, birine ait hissediyordu.
İçindeki iki farklı adam birbiriyle boğuşurken tekrar gözlerini açtı. Adamlardan biri âşıktı, Allah kahretsin ki delicesine âşıktı, diğeriyse gerçekçiydi. Olmayacak şeylerin hayalini kurmasına izin vermiyordu. Sonunda gerçekçi adamın galip gelmesiyle bir yerden bulup çıkardığı sesini toparlayıp dudaklarından süzülmesine izin verdi.
"Hayır, Yasemin" dedi boğuk, kısık, tehlikeli sesiyle. Ayaz sesiyle. "Ben senin hayallerin gibi giyinmiş kâbusunum."
--
Kitabım tutkulu bir aşk hikâyesini anlatmaktadır. İlk birkaç bölümden sonra hoşunuza gideceğine eminim. +14 yaş okuyucular için uygundur, +18 bölümlerin başına bir uyarı koyacağım. Şimdiden iyi okumalar.
Tüm hakları saklıdır.
-MrsDurdenn
Şehvet ve tutku için aşık olmak mı gerekliydi?Atlas Kuzey bekarlığa veda partisinde hiç sevmediği bir kadına dokunarak aslında şehvet ve tutku için sadece aşkın değil nefretin de yeterli olduğunu öğrenicekti.
Seçil Sezgin'le şehvet , tutku ve nefretin içiçe olduğu bir hayata istemeden de olsa adım atıcak , bağımlısı olucaktı.