Bir zelzele başlıyor; cennetin koynu, cehennemin ensesi; arafta...
Şeddeli bir afetin enkaz yancısı câni elleri, gayyânın kor kızılı yamaçlarında uyuklayan binlerce vâveylânın bükük başlarını okşuyor.
Cehennem diriliyor, cennet can veriyor ve sırâtın iki yamacında zârif elleri birbirlerine uzanıyor.
Bir sevdanın uğruna, cılız parmakları dâvetkâr çağrılarını dillendiriyor.
Bir sevdanın uğruna, yer kürenin göğüs kafesine kıvrılıyor, gök kubbe.
Cehennemin azap çukurlarında sonsuz mâhkûmiyete vurgun günâhkâr meleğin düşlerini süsleyen cennetin hâyâli uğruna, veylin lav kuyuları avuçlarca yağmur kokusuyla kutsanıyor.
Günahkâr bir melek, o.
Kimsesiz, soğuk ve ruhsuz.
Hapsolduğu cehennemin köhne zindanlarının rutubetli duvarlarından yüreğini azad ettiğinde, zihnine bir cennetin aksi düşüyor.
Har bir cennet, o.
Yağmurun tek kutsal mâbedi.
Evrenin leş topraklarına bahşedilen zarif ve tılsımlı bedeninde tutuşmaktan közlenmiş kaburgalarına bir çiğ tanesinin eşsiz şavkı vurduğunda başladı, herşey.
Günahkâr bir meleğin, fani ömrüne vaad edilen cennete sevdalanmasıyla başladı...
❦
01.07.2018...
❦
Hikaye düzenlenmektedir, bölümler arasında devam kopuklukları olabilir.
❦
Hikâyenin kapak tasarımı; Design Knights adlı hesaba aittir...