"Ne bağırıyorsun Samet? Ne işi var bu küçüğün burada, ben size demiyor muyum reşit değillerse almayın!" Gür sesi odada yankılanırken, sinir tınısını sesinde yakalamak zor değildi. "Ben reşidim bir kere. Ne var kahverengi bana içki içiriyorsa yani." Adam sözlerim üzerine iyice sinirlenirken, siyah gözlerini bana dikmişti. Kahverengi mi? O da eliyle anlına bir şaplak atmıştı. "Abi ben halledicem, göndercem onu." Şu kahverengiye bak sen ya! Tabi gördü güçlü adamı yüz seksen derece döndü.
"Samet defol. Ben ilgilenirim." Kahverengi odadan çıkarken ben duvarda yan yan giderek en köşeye sindim. Hareketime karşılık gözlerini kısarken, bana doğru yaklaşmaya başladı. "Ne ilgileneceksin ya ben kendimle ilgilenirim. Gidicem ben." Soğuk bir sırıtmayla bana doğru yaklaşırken, konuşmaya başlamıştı. "Korktun mu küçük? Ben seni dışarı çıkaramam ama şimdi, dışarıda yağmur yağıyor ya." Yağmur kelimesine özenle baskı uygularken, ne tepki vereceğimi şaşırmış bir halde kalakalmıştım.
Kitapta örnek alınmaması gereken, yanlış ve kötü unsurlar vardır
"Gelinin kız kardeşinden bir gram altın!"
Gelinin kız kardeşi olmak hiç bu kadar zor olmamıştı...
Ablanın düğnünde takı töreninde kavga çıkarsa ve o kavgayı ayırmaya gelen polis memuruna ilk görüşte vurulursan ne mi olur?
ECE&PAMİR