-"Seni seviyorum! Neden görmüyorsun beni, neden bir şans vermiyorsun?!"
Zeynep anlamıyordu, her geçen gün biraz daha çizgilerini aşan bu adamdan bıkmıştı artık. Yusuf konuşurken sadece dinliyordu ama sabrı gitgide tükenmeye başlamıştı. Hem kaçırılmış, hemde çekmediği kalmamıştı bu adamdan ve amcasından. Şimdi ise karşısında ondan sevgi dileniyordu.
" Neden Zeynep neden!"
Sabrının son demlerindedi Zeynep, artık dayanamıyordu. Konuşması gerektiğini düşündü yoksa bu odadan çıkamayacaktı. Yusuf'un halâ kendisini izlediğini görünce önce derin bir nefes aldı ve başını ona çevirdi. Öfkeliydi, öfkesini sesine yansıtmamalıydı.
"Yanılıyorsun kaç defa söyleyeceğim! Sen bana aşık değilsin, sadece bunu algılayamıyorsun. Madem sevginden bu kadar eminsin, söyle o zaman sokaktan geçen alelade bir kız olsam bakar mıydın yüzüme?"
Yusuf'tan ses gelmeyince devam etti;
"Madem cevap vermiyorsun söyleyeyim, bakmazdın. Çünkü sen aslında bana aşık değilsin. Benim konuşmama, giyinişime, hâl ve hareketlerime aşıksın, sen benim yaşam tarzıma aşıksın!"
Biraz duraksadı Zeynep ve kapıya doğru yürürken son sözlerini söyledi arkasında bıraktığı enkazdan habersiz. Yusuf ise öylece bakıyordu ilk gördüğü andan beri sevdiği kıza.
" Susma konuş, gerçekleri kabul et. Sen aslında bana değil İslam'a aşıksın!!!"
"Ne oldu güzelim benim? Sorun ne?" dedim onu ürkütemeyecek kadar nazik bir sesle. Yüzüne düşen saçlarını geriye atarak güzel yüzünü ortaya çıkarırken daha çok ağlamaya başladı.
"N'olur güzelim deme!" diye sızlandı hüngür hüngür ağlarken. "Rüzgar da bana hep güzelim derdi.."
Duyduğum sözler karşısında buz keserken, vücumdaki tüm kanın çekildiğini hissediyordum. Eski sevgilisiyle karşılaştığı için mi bu haldeydi? Daha da kötüsü ben ona eski sevgilisini mi hatırlatıyordum?
"Benim sözlerim sana onu mu hatırlatıyor?" dedim buz gibi bir sesle. Bakışlarını yerden gözlerime çıkarırken bir duvardan farksız olmayan yüzümle karşılaştı. Eğer bu soruya cevabı evet olursa onun hayatından bir daha geri dönüşü olmayacak bir şekilde çıkardım. Şehit olan tüm silah arkadaşlarımın üstüne and olsun ki bunu yapardım. Sinirle parmaklarım avuç içime bükülürken ağzından çıkacak tek bir kelimeyi bekliyordum.