Bu kitap Tahran'ın fakir mahallelerinden Paris'e kadar uzanan bir yaşamı anlatır...
Ali bir yerden bir çubuk aldı. Tuğlalardan birinin üzerine 'Ali' yazdı. Yazdığı kerpicin yanındaki tuğlaya baktı. İki tuğla bir kalıptan çıkmıştı. İkisi yanyana güneşin altındaydı. Son baharın ılımlı hoş havasında yanyanaydılar. Sanki birbirlerini kucaklıyorlardı. İşte o diğer tuğla kil kokmuyordu, nem kokmuyordu, yasemin çiçeği kokuyordu. Ali'nin kalbi titredi. İkincisine Aynur yazmak istedi ama Meşhetli Rahman'ın gölgesini gördü. Sanki piposunu yakıyordu. "Sadece baş harfini yazayım da Meşhetli Rahman anlamasın." dedi kendi kendine.
'A' yani Aynur'un baş harfi. Kiminle? Aynur'un tek başına kokusu olmaz ki, Aynur'un baş harfi olan A ile Ali'nin ilk harfi olan A beraber." dedi kendi kendine. Kerpicin üzerine çubukla "A-A" yazdı.