Küçüklük. Her şeyin pamuk şekerlerden, parklardan, şekerlemelerden, oyuncaklardan ve oyunlardaki küçük kural ihlallerinden ibaret olduğu o vakitler. İnsan her zaman olduğu gibi o zaman da bir sihirli değnek istiyordu. Ama o vakit kırılan oyuncağın tamir edilmesini dilerken şimdilerde kırılmakla beraber can acıtan kalp kırıklarının onarılmasını arzuluyor.
O da zamanında sihirli değneğiyle oyuncağına dokunup onu tamir etmek isterdi. Fakat şu an sihirli değneğiyle birinin gelip omzuna dokunmasını ve bütün kalp kırıklarının onarılmasını beklemeye mahkûm.
Tek bir dokunuşla dalgalarının görkemli görüntüsü eşliğinde seslerini de işitebilse...
Kuşların cıvıltısına, ötüşlerinin de katkısı olduğunu bilebilse...
Yahut bir şeyleri anlamak için ellere muhtaç olmasa.
Çevresindeki acınası bakışlara rağmen aldığı birkaç övgüyü öksüz bırakamasa.
Biliyordu, sihirli değnek denen bir şey yoktu. Ama belki sihirli değneğin tüm güçlerini barındıran bir ruh olabilirdi. Gerçekten olabilir miydi? Çocukken yaşananlar her iki tarafın da zihnine kazınmış ve onları bugüne getirmiş olabilir miydi? Peki ya Asel, kaderinde yer alan solmaya mahkûm çiçekleri kazıyıp yerine yeşermeye yeltenen fidanları ekecek miydi?
"Sevginin gözü, kusurlara karşı kördür."
_________________________________________
[Kapak Tasarımı: @ilaydkyr]