Daha on yedi yaşlarında acımasız bir mücadelenin içinde bulmuşlardı kendilerini. Henüz gençliklerinin baharında, çocuk denecek yaşta her an öldürülme korkusuyla yaşıyorlardı. Her gün ya bir arkadaşlarının, ya bir aile üyelerinin ya da hiç tanımadıkları ama yaşamlarının ne kadar değerli olduğunu bildiklerini birinin ölüm haberini alıyorlardı. Onlarsa sadece yaşamak istiyorlardı. Aile dedikleri bu küçük gruptan kimseyi kaybetmemek ve birlikte mutlu bir hayat sürmek istiyorlardı.
Ama hayat buydu işte. Acımasız bir dünyada yaşıyorlardı ve her zaman istedikleri olmuyordu. Birbirlerini kaybedeceklerdi. Okul sıralarını, yemeklerini, sırlarını paylaştıkları insanları kaybedeceklerdi.
"This book is the whole truth, nothing but the truth; Nevertheless we have fictionalized it."