Koridordan sesler gelmeye başladı. Kafamı döndürdüğümde birkaç kişi ile konuşarak Kutsay geliyordu. Ayağa kalktım ve ona doğru döndüm. Kutsay bana bakıp bir polise döndü ama hızla geri bana döndü. "Ezel, sen misin?" dedi şaşkınca. "Yok ben klonuyum, Ezel gelmedi. Sen dedi git dedi gör dedi gel dedi." Kutsay kollarını açtığında koşup sarıldım. Ayrıldığımızda arkama bakıp kaşlarını çattı. "Hayırdır, ne oldu?" diye sordu şüpheyle. Benim yerime polis memuru olayı anlatmaya başladı. "Hanımefendinin anlattığına göre barda birisi kalçasına dokunmuş ama dokunan kişiyi bulamamış sonra tekrar dokununca eline aldığı şişeyi ilk gördüğünün kafasında kırmış. Sonrada gerçek yapanı bulup onu paketlemiş." "Gerçek yapan nerede?" "Yolda tekrar fenalaşınca hastaneye götürdüler." Kutsay bana dönüp güldü. "Aral'ın kafasını mı buldun kızım şişe kıracak?" "He kanka öyle ol... Bir dakika Aral mı dedin sen?" diye sordum şok olmuş bir şekilde. "Evet Aral." dedi Aral arkadan. "Hassiktir..." Yıllardır inadım ve kırgınlığımdan dolayı tek bir hesabını dahi açıp bakmadığım insan... ve aynı zamanda inanılmaz şekilde özlediğim insan... İstanbul'a döndüğümde karşılaşmamızı geciktirmek için gittiğim barda kafasında şişe kırdığım insan çıkıyordu...All Rights Reserved