Ben kimdim; soğuk, acımasız, ruhsuz bir kız mı? Kaç yaşındaydım, 18 mi? Bencil miydim? Kimsesiz, yalnız, tek başıma mıydım? Peki güçlü müydüm? Evet...oldukça. Gerçekten mi? Ben gerçekten bu muydum yani? Hayır! Ben 8 yaşında çocukluğu katledilmiş bir kızdım aslında. Büyüyememiş, hala o zamanda takılı kalmış bir kız çocuğu. Kimsesiz, yapayalnız, çaresiz... Peki güçlü müydüm? Asla! Ama o gün karar vermiştim tüm bunlara. Çocukluğumun katliamına şait olan o gece, bir söz vermiştim kendime sessizce. O zaman da, bu zaman da duvarın dibine çökmüş; o küçücük yaşında bile hayatın getirdiği acılara katlanmak zorunda kalan hiçkimseydim ben. Tam olarak buydum... "Hiçkimse". Çocuk değildim. Çocuk olamayacak kadar çok büyümüş, Çocuk kalamayacak kadar çok yıpranmıştım. 18 yaşında bir genç kız da olamazdım asla. Çünkü büyüyemeyecek kadar çok kırılmış, incinmiştim. Ben hiçkimseydim. Ama bunu kimsenin bilmesine gerek yoktu. Hiçkimsenin... Bu söz bir yemindi benim için. Peki bütün hayatım yalanken bu da yalan olsa ne olurdu? Ya bir gün bu da bir yalan olmak zorunda kalırsa. Beni gören biri olursa ne olurdu? Hayır, hayır buna izin veremezdim. Yada "Vermemeliydim"