"Sen şu hikayeyi biliyor musun? Tam olarak nasıldı hatırlamıyorum ama bir adam denize açılıyor. Kısa bir süre sonra gemisi batıyor.Adam tanrıya dua ediyor.Tanrım ne olur beni kurtar falan. Sonra bir sandal yanaşıyor içindeki diyor ki gel seni kurtarayım.Adamımız salak tabii kabul etmiyor, tanrı beni kurtarır diyor.Daha sonra başka bir sandal yanaşıyor, adam yine gelenin kurtarma teklifini kabul etmiyor. Tabii adam ölüyor ve cennete düşüyor.Tanrı'ya soruyor; beni niye kurtarmadın? Diye.Tanrı'da diyor ki seni kurtarmaları için o kadar sandal yolladım. Yani demem o ki sana yanaşan sandalları geri çevirme.Onlar senin yaşamak için son çaren olabilir." Apartmanın girişine yaklaşan adamı gösterdi. "Sen buraya zorla getirildin. Ve ilk kurtarılma şansını geri teptin. Ama bu sefer ne olur bu cehennem gibi yerden kurtul. Benim için yap bunu. Bedenine atılan darbeler seni de yormadı mı? Çünkü ben çok yoruldum." Dedi ve odadan çıktı.Akşam yukarı kattan gelen sesler ile hemen onun odasına çıktım.O, ölmüştü. Öldürülmüştü. "Nasıl oldu bu?!" Bağırışım kulaklarıma yabancı geldi.Sanki benden hic bir şey kalmamıştı geriye. "Senin sonun da bununla aynı olacak. Eğer Kat'in dediğini yapmazsanız daha bir sürü adam gelir geçer ve sonunuzu böyle yazar." Melek olan arkadaşımın soğumaya başlayan morluk ve çürüklerle dolu olan bedeninin yanında diz çöktüm.Neydi bu yaşadığımız? "Rosie yardım et de götürelim şunu." Diyen Kat'e baktım. "Saçmalıyorsun! Onu öylece gömemezsiniz! Polise haber vermeliyiz!" Cümlem havada yankılandı ve çığlıklarımın öncüsü oldu. "Tatlım, sana bugün fazla mı içirdik? Biz yani en azından sizler yoksunuz. Yasal bile değil yaptığınız iş.Gelmiş polisten bahsediyorsun.Kızlar alın bunu giydirin.Yeni müşteri geldi." Burası böyleydi işte.İnsanlar için biz yoktuk.All Rights Reserved