"Benim adım bu değil." diyerek, şehzadenin huzuruna çıkmadan evvel ezberletilen kaideleri zihnimden uzaklaştırdım.
Kaideler umurumda bile değildi. Onun gözlerinin içine bakmıştım, masmavi okyanusu anımsatan korkutucu gözlerinin içine. Karşısında kafamı kaldırmıştım ve tek ümidim, karşısında kaldırdığımın kafamın yerinde kalmaya devam etmesiydi. Buradan, musalla taşına götürülme ihtimalimin olduğunu biliyordum ancak yine de, korkunun duygularımı ele geçirmesine izin vermedim, korkunun esiri olmayacaktım.
Eğer korkunun önünde diz çökersem, sırtımı bir daha dikleştiremezdim.
"Benim adım Mehir. Bu değil, Mehir..." dediğim an, veliaht şehzadenin okyanus mavisi gözlerinden yangının alevleri sıçramaya başlamıştı, gözlerinin hissettirdikleri saraydan soyutlanmamı sağlıyordu. Saraydan, ait olmadığım ve nasıl geldiğimi bilmediğim bu eski çağdan soyutlanıyordum. Ziyadesiyle sert yüzünü bana çevirdi, dudaklarından kalbime zehirli oklar yollayan sözler çıktı.
"Ne dedin sen?"
*Bütün Hakları Saklıdır.*
Kapak tasarımı, @wizardestina 'ya aittir.
🦋Başlangıç 14.02.2021🦋
Deli hastanesi onlar için ruhlarını birleştirdikleri bir kapıydı. Birbirinin tıpatıp aynısı olan bu iki ruh zamanla bir meyve verdi. Meyve kimisi için bir hatadan ibaret olsa da , kimisi için de ruhunu yeşertmek için bir şanstı.
" HAMİLEYİM " Yamaç ne diyeceğini bilemedi.
" Baba olmaya hazır değilim " hikayeleri böyle başlamıştı. İstenmeyen bir kadın ve alınan yanlış kararlar.
" Seni seviyorum Efsun ve bunu korumak için elimden ne gelirse yapacağım"
Bir erkek iki kadın....