OKUYUN OĞLUM LAN KİTABIMI:(
Üzmeyin beni:(
-
Patlayan bir silah,
Ölen ruhlar,
Yerlere renk katan kanlar,
Gözlerden firar eden yaşlar,
Acı feryatlar,
'Gitme!'demeler,
Şeytanın oyunuyla kana karışan toprak.
Acı bir feryat koptu boğazdan. Gitme dedi, gitti. Kırmızı renge bulandı, sonsuzluğa kavuştu ruhlar. Yerde yatan ölü bedene karşı, onunla beraber ruhu ölmüş biri. Toprak koktu her yer. Ölüm, hiçbir zamanki kadar basit gelmedi bir katile. Şeytan oyunu kazandı, her yeri kana buladı....
"Sen benim içindin, sen benim içim oldun. Eflalim, zararım oldun."
.
.
.
"Sen bana beni sevdiren, sen beni bana küstüren, beni değiştiren adamsın. Bu yaptığın adamlığa sığar mı Karan?"
"Hakettiğini yaşıyorsun, demiştim sana; beni sevme zararım ben sana."
"Adımın anlamı ancak sana bu denli yakışırdı. Şimdi git, açtığın yaraları bıraktığın enkazı umursama. Git, bir daha dönme. Eğer dönecek olursan, tek kurşuna iki can..."
______
KÜFÜR İÇERİR.
Gerçek ailem kurgusu!!!
Hep iyi kız tarafından okuduk hikayeleri. Kız iyi niyetiyle yaklaşır ancak ailesi hep ona karşı kötüdür. Karıştırıldığı kız kaldığı ailede travmalar bırakmıştır ve asla sevilmez. Ana karakter kız da bu önyargıları kırmak için çabalar.
Şimdi hikayeyi biraz tersine çevirsek? Kötü sandığımız o kızın gerçek ailesini bulmasını okusak?
Simay Naz Akgül sandığınız o kötü kız. Bu da onun hikayesi.
🤍
"Yaptığın son şey seni bizden kopardı. Her şeyinle seni kabul etmeye çalıştım ama olmadı! Durmadın, her seferinde daha fazla canımızı yaktın!" diye bağırdı annem. Gerçi artık annem değildi değil mi?
"Ben kısasa kısas yaptım hep! Çocukların bana nasıl geldiyse onlara öyle gittim!" Anlamıyordu. Onların yaptıklarına karşı üç maymunu oynuyorlardı.
"Bu yüzden öz kardeşimizi istiyoruz!" Daha fazla izleyici kalmak istemeyen Çınar annemle arama girdiğinde bakışlarım onu buldu. Öz aileme beni kötülemişti değil mi? Bu yüzden rahattı. "Eşyalarını aldın, defol artık evimizden!"
🤍
"Alışkın olmayabilirsin ancak zamanla alışacaksın." dedi arabayı durdurduğunda. Hemen önünde durduğumuz sarı renkli duvarlara sahip evi gösterdi. "Evine hoş geldin kızım."
"Kızım diyorsunuz," dedim evden gözlerimi çekmeden. Ona benim hakkımda hiçbir şey anlatmamışlar mıydı? Nasıl bu kadar içten ve samimiydi bana karşı?
"Başka ne diyeceğim?" dedi şaşkınlıkla. "Kızımsın sen benim."
"Benim hakkımda size anlattıkları şeyleri biliyorum," bakışlarım ona döndüğünde göz göze geldik. "Bana nasıl güveniyorsunuz?"
"Güvenmiyorum." dedi açıkça. "Ancak güvenmek istiyorum. Bu yüzden söylenen her şeye kulak tıkadım ve seni buraya getirdim."