Ellili yıllarda; Suriye' den Türkiye' ye uzanan, sınır tanımayan bir aşkın hikayesi... Mahah ve Cemal'in hikayesi.
işe yaramayan, her pis işte parmağı olan fakat köyün gözde bekarı, bıçkın delikanlısı Cemal... delikanlı dediğime bakmayın otuzuna dayanan merdiven basamaklarını dur durak bilmeden tırmanıyor.
Uslanmak bilmeyen bir hırsız, çapkın, aylak aylak gezen Cemal... içki onda, kumar onda, kaçakçılık onda...
hırsız dediysem aldanmayın hemen sadece o yoklukta para kullanmak falan aklına gelmiyor.
Çapkınsa eğer eve almak için can atan kızların hiç mi suçu yok?
Ya işsizliğine ne kılıf uyduracaksın diyenler , babası işime burnunu sokma dediyse ne yapsındı Cemal? Zorla çalışacak değil ya!
Peki ya içki? Gençti iki tek atmasın mıydı?
Kumar? ........ savunulacak bir tarafı olmayan Cemal!
Hayatını değiştiren, hayatını değiştirdiği on yedilik masuma kol kanat geren Cemal...
Gözümün nuru diyeceği Mahah' ın umulmadık bir anda hayatına dahil olması ile hayatındaki olmazları olduran Cemal' in, Gül Cemal'in hikayesi.
Mahah... kimsesiz, saf, temiz Mahah...
Kalmak zorunda olduğu amca evinden atılmamak için her işe koşan Mahah...
Türkiye sınırlarına kadar girip göçebelerle aynı otlaklarda çobanlık yapan Mahah...
Yaşadığı yerden zorla koparılan ''geri dön'' denildiğinde evine dönemeyen, kendisini kaçıran adama güvenecek kadar çaresiz olan Mahah...
''Yağmurdan kaçarken doluya tutuldu'' dedirten Mahah!...
Tek şansı Cemal' le tanışmak olan Mahah... şans mı değil mi? ona da siz karar verin...
Mahah ve Gül Cemal'in hikayesine hoş geldiniz.
Argo, küfür ve +18 içerir.
Kapak @Smcelep sonsuz teşekkürler
Temmuz 2018- Nisan 2019
...
Hira hızla ona döndü ve iki eliyle Yamaç'ın göğsüne bastırıp iterken "Defol git!" diye bağırıp kolunu kurtardı, sesinde nefret vardı, saf bir nefret.
Yamaç onu sert bir şekilde tutmadığı için geriye doğru sendelerken pişmanlık dolu bakışlarla arkasını dönen Hira'ya baktı.
"Hira gel ve bin şu arabaya lütfen, izin ver evine bırakayım."
Hira bir karşılık vermedi, Yamaç'ın sesindeki o acıyı hissetse de arkasını dönmedi yürümeye devam etti.
"Hira! Bin şu arabaya!"
Bu sefer bağırdı, öfkeyle değil içindeki acı ve pişmanlığın etkisiyle onu durdurabilmek için bağırdı.
Hira durdu, Yamaç'ın sesini yükseltmesiyle istemsizce omuzlarını kaldırdı ve durdu. Yamaç'a doğru dönmeme konusunda kararlıydı.
"Hira bin, zorla bindirip canını yakmak istemiyorum."
Hira kaşlarını havaya kaldırıp dudaklarını araladı. Öfkeyle gözlerini kıstıktan sonra yüzünü Yamaç'a çevirip ona doğru hızla yürüdü. Onun karşısına geldiğinde boy farkına rağmen yüzünü onun yüzüne kaldırıp göz göze gelmeye çalışarak öfkeyle konuşmaya başladı.
"Canımı yakmak istemiyorsun öyle mi? Sen canımı yakmaktan korkuyorsun öyle mi?" Sözlerini söylerken başını bükerek içindeki nefreti dışa vurmaya çalıştı.
Yamaç gözlerini nefret dolu maviliklere sabitleyerek kafasını salladı ve "Seni incitmek istemiyorum." diye karşılık verdi.
Hira öfkeyle kıstığı gözlerini Yamaç'ta tutarken bir kaşını kaldırıp kendini Yamaç'a biraz daha yaklaştırarak sesinin tonunu kısıp fısıldar gibi konuşmaya başladı.
"Öyleyse üzgünüm Yamaç Barlas ama beni çoktan incittin ve sana kötü bir haberim var; Artık ne yaparsan yap sen beni bir daha asla incitemezsin. Çünkü ben kırıldığım yerden bir daha asla kırılmam." Hira kendini geri çekip karşısında acı dolu gözlerle kendisine bakan adama alaycı bir ifadeyle bakıp bedenini çevirip "Defol git! S