Hayalinde Mahir'in yüzü dolaşırken gözlerini sımsıkı kapatıp; Mahir'in verdiği güz çiçeğini kalbinin üstüne bastı. "Ben seni çok sevdim Mahir. Biliyorum sen de bana sevdalısın," dedi usulca. Sonra gözlerini açıp elindeki çiçeğe sevdalı bakışlarla tebessüm ederek baktı. Odasındaki iki katlı duvar kitaplığının üst rafından indirdiği bir aşk romanından bir sayfa açtı. O sayfaya çiçeği yerleştirdi. Kitabın sayfalarını kapatıp tekrar yerine kaldırdı. Odasından çıkıp aşağı kattaki salona indi. İçeride kimseler yoktu. Divana geçip oturmaya zaman kalmadan kapı açıldı ve içeri amcası girdi. Amcasının çehresi her zamanki gibi asıktı. O gülmeyen yüzüyle ellerini arkada bağlamış, burnundan soluyarak geçip gitti ve pencerenin önündeki divana çıkarak oturdu. "Bana Bak yeğenim!" dedi gür sesiyle. Amcası otur demediği için ayakta bekleyen Bahar amcasının seslenişi ile başını yerden kaldırdı. Elleri önde bağlı saygılı duruşu ile: "Buyur amca!" dedi. "Bundan sonra dışarıda çok gezme. Aklına estikçe alıp başını sağa sola gitme. Seni Kadir'in oğluna verdim. Anlayacağın sen sözlü bir kızsın artık. Hal ve hareketlerine dikkat et. Beni Kadir'e mahcup etme." "Sözlü mü?" dedi Bahar gözlerini irice açarak: "Beni Kadir Amcanın oğluna mı verdin?" dedi titreyen sesiyle. Şaşırıp kalmıştı. Amcasından işittiği her bir söz bir ok misali sevdalı kalbini delip geçmişti. Ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Gözlerinde yaş damlaları birikti. İçinde bir fırtına koptu. Figan etti aşktan yanan kalbi. "Amca ben evlenmek istemiyorum," dedi haykırırcasına. Başka zaman olsa amcasına karşı gelme cesaretini kendinde asla bulamazdı fakat bir kara sevdaya düşmüşken şimdi başkasına yar olmayı kabullenmek sevdalı yüreğine zor gelmişti. "Densiz densiz konuşma yeğenim! Benim de asabımı bozma!" dedi Osman Ağa kükrercesine. "Ne yapacan evl