Bazen yalan söylemek zorunda kalırsın. Bilirsin ki sevdiklerini korumanın tek yolu budur. Yalan, karşınızdakini inandırabildiğiniz zaman amacına ulaşır. Nefise de yalan söylemek durumunda kalmıştı. Eşine, çocuklarına, dostlarına; kısaca hayatına dahil olan herkesi bu yalana inandırmak zorundaydı. Muzaffer mutsuz bir adamdı, çok sevdiği eşinden ayrılmak istemiyor fakat mutluluğun özlemiyle yanıp tutuşuyordu. Hayat, kader, tesadüf. Pek çok insanın yaşamını alt üst eden bir kaza... Bunların hepsi gerçekti. Nefise ile Muzaffer'in hayatı da, acı gerçeklerin trajik kesişmesiyle birleşmişti. Artık "sır" iki kişinindi ve gerçeğin her zaman ortaya çıkmak gibi bir huyu vardı. Bir uçak, sırlarıyla birlikte okyanusun derinliklerine gömüldü. Artık suyun üzerinde sadece yalanlar yüzüyordu.