Yüzyıllar önce, insanlar türümüzü keşfettiler. Bizden korktular, bilmedikleri her şeyden korktukları gibi. Yine bilmedikleri her şeye yaptıkları gibi, bizi yok etmek istediler. Bizden kurtulmayı, lanetli olduğunu düşündükleri kanımızın alevlere hayat verişini görmeyi düşlediler. Kilisenin öncülüğünde bizi teker teker avladılar. Kazıktan geçirdiler, boğdular; çoğumuzu ise yaktılar. Tıpkı taptığı tanrıçanın lanetine uğrayan Medusa gibi, kutsal gördüğümüz ateş tarafından yok edildik. En gencimiz, en masumumuz bile onların hışmına uğradı. Onlarla hiçbirimiz güvende değildik. Biz de saklandık, tekrar. Gölgelere büründük, karanlıklara karıştık, mit ve efsaneler olarak anılmaya başlandık. Ama insanlardan bazıları unutmadılar. Bize inanmaya, kötü olduğumuzu düşünmeye, avlamaya devam ettiler. Onlardan saklanamayınca, kaçmaya karar verdik. Ne yazık ki bazılarımız onlar tarafından katledilmeye devam etti. Bu, uzun zamandır yazılmayı bekleyen tarihin yazılışının hikayesi. Bu, zambağın masumiyetinin kayboluşunun ve bir devrin kapanışının hikayesi.