Küçükken annesinin masallarla büyüttüğü prenseslere hayran olan bir kız düşünün, gözleri sanki evrendeki bütün yıldızları toplamış gibi pasparlak bir kız. Lakin dünya dediğimiz yer onun gözlerindeki parlaklığı söndürebilecek kalbindeki saflığı bile yok edebilecek dereceden kötü bir yer olduğunu hepimizi biliyoruz. Babasının istemeden bulaştığı karanlık işler yüzünden hem annesiz hem babasız kalan bir kıza dünyada iyilik olduğunu anlatamazsınız. İntikamının güzel bir şey olmadığına sadece boşa vakit kaybı olduğuna inandıramazsınız. Dünyanın kendi etrafında döndüğüne onu inandırmış bir aileye ve onun için herşeyi ama herşeyi göze alan kızlara sahip bir erkek düşünün, gününü gün eden fakat içinde çok ama çok derinde ufacık şeylerle mutlu olan çocuğu yaşatan bir erkek. Bütün gözler onun üstünde ama onun içinde küçücük bir şey eksik. Küçük ama can acıtan bir şey; Sevgi. Ailesinden sevgi görmemiş birine sevgi olduğunu anlatamazsınız. Anne ve babasının her gün kavgalarına şahit olan birine aşkın mükemmel bir şey olduğuna inandıramazsınız. Ondan mutlu ve iyi biri olmasını bekleyemezsiniz. Acılarını sarıp birbirlerini aydınlatacaklar mı yoksa acılarının karanlığında yok olup gidecekler miydi? Gece kadar karanlık Ateş kadar parlak...Todos os Direitos Reservados
2 capítulos