Ölüm hiç kitaplarda anlatıldığı gibi değildi. Anıların film şeridi gibi gözlerinin önünden geçmesi beyaz bir ışığa doğru ilerleme... Ölüm karanlık ve soğuktu. Çırpınmak istesen de çırpınamadığın, çırpınsan da kendini yukarı çekemeyeceğin dipsiz bir kör kuyuydu. Ve Eftelya o kör kuyuda tüm ağırlığıyla dibe batıyordu. 1514 İstanbul Eftelya gözlerini zorlukla açtığında üstünde kara bir adam gördü. Adam o kadar karaydı ki gecenin karanlığında zor seçiliyordu. Simsiyah uzun saçları, siyah kaftanı ve karanlıkta parıldayan siyah gözleri vardı. Yüzünün ayrıntılarını seçemiyordu ama yüzünün alt yarısını kapsayan korkunç yarayı fark edebilmişti. Çenesi ve dudaklarının üstü yanık veya kesikti onu da seçememişti çünkü sadece bir an görebilmişti. Kara adam Eftelyanın gözlerini açtığını görünce hemen siyah maskesini ağzına geçirmişti. ~~~~~~~ Bir tıp fakültesi öğrencisi olan Eftelya öldüğünü sanarken açıklanamaz bir şekilde başka bir kişilikte bir veziriazamın kızı olarak 1514 yılında Osmanlı İmparatorluğunda uyanmıştır. Eski yaşamı bir rüya mıydı, yoksa şu an bir rüyayı mı yaşıyordu bilmiyordu. Tek bildiği burası hiç de tekin olmayan bir yerdi. Kara şehzadesi de bu dünyanın en tekin olmayan parçasıydı. *Kişiler hayal ürünüdür, hiç tarihte aramaya kalkışmayın :)))))* *Moon loverstan esinlenilmiştir. Same concept different story.* Tüm hakları saklıdır da yazayım mı?
11 parts