"Kızım sen benim başıma bela mısın? Uzak dur artık benden! Ne zaman yanımda olsan mutlaka bir terslik oluyor. Ne zaman senden kaçsam yine yanımda bitiyorsun. Anlamıyorum seni! Bile bile mi yapı-" Ona sert bir tokat atıp sesini kesmesini sağladım. Sanki bütün yaşananlar sadece ona zarar vermiş gibi konuşuyordu. Halbuki en büyük zararı ben almıştım. Her ne kadar kaçmaya çalışsam da eninde sonunda yine kendimi Çağan'ın yanında buluyordum. Gözlerim yavaş yavaş dolmaya başladığında nefretle ona baktım. Hepsi aslında onun hayatıma girmesi yüzündendi. Titreyen dudaklarım açtım ama konuşamıyordum. Başımı eğdim ve gözlerimdeki yaşların gitmesini bekledim. Çağan eliyle çeneme dokunduğunda irkilerek geri çekildim. O şekilde konuştuktan sonra bana dokunmaya çalışması içimdeki saf öfkeyi yüzüme püskürtmeme neden oldu. "Gerizekalı! Her şey sadece sana zarar verdi, olan hep sana oldu sanıyorsun değil mi? Ama çok yanılıyorsun! Çünkü her seferinde başımıza gelenler yüzünden her şeyimi kaybediyorum! Önce sevgilim, sonra en yakın arkadaşım! Artık her şey benim suçum gibi davranmayı kes! Senden ölesiye nefret ediyorum! Lanet olsun seninle çarpıştığım o güne! Keşke kestirme diyerek o köşeyi dönmeseydim!" O bana şaşkınlıkla bakarken ben burnumdan soluyordum. Hepsi onun yüzündendi. Allah kahretsin ki onun yüzünden her şeyimi kaybediyordum. Nefret dolu gözlerimle ona bakıp işaret parmağımı ona doğrulttum. Ağlıyordum ama artık umurumda değildi. "Sakın! Asla bir daha bana yaklaşma. Her şeyim senin yüzünden yavaş yavaş elimden kayıp gidiyor. Ve ben onları tutamıyorum. Lanet olsun sana, lanet olsun senin gibi pisliklere..." titrek nefesimle ve içimdeki tükenmişlikle sesim fısıltıdan farksızdı. Birden beni kendine çekip sıkıca sarıldığında ağlamam şiddetlendi ve bende kollarımı sıkıca sardım ona. Ve bir kez de kendime lanetAll Rights Reserved
1 part