"Hayatın yanlış tarafında yer alacağınıza,hayatın yalnız tarafında yer alın."
Kitap hakkında:
İntikam istenir fakat bu ateşte yanan birileri intikam isteyenler değil,intikam içinde yananlardır ve buna da "İntikam ateşi"derler.
Umut etmeyi yıllar önce ailesiyle içinde bulunduğu araçta kaybetti çocuk...
Yalnız değildi,yalnızlık hayatı olmuştu onun,hayata bakış açısı bile yoktu,bakamıyordu,dışarı çıktığında insanların maskelerinin ardındaki gerçekleri görebiliyordu,
İşte bu yüzden yalnız değildi çocuk.
Kimi,kimsesi,varı,yoku bir sahip olduğu bedeniydi,birde karamsar hayatı.
Doğru bildiklerimize gelince...
Yaşamaya devam etmek istiyorsak "Doğruları" değil, "Gerçekleri" görmemiz gerekir...
Umutları ellerinden alınmış bir çocuk,çalıştığı yerdeki patronu Fatih abisinin vefatından sonra hayatı çok değişir ve bir kitapta okuduğu kadarıyla güzelliklerle dolu olan Norveç yoluna koyulur, derken olaylar hiç beklemediği açıdan gelişir,bir katille aynı gemide kaç saat durabilirsiniz ?
Veya o'katil sizinle geçmişte yaşanmış hususlarından dolayı intikam ateşi içinde yanıyorsa...
HALÂ UYUMAMIŞSIN ÇOCUK
Ezber bozacak.
Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı.
Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı.
Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu.
İzem Karasu.
Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı.
Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı.
İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı.
Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı.
.....