Derin bir kuyuda oluşan yaşanmışlıklar, git gide kuyudan taşıyordu. Taşan kuyu önce bedenime sonra da ruhuma buzlu su gibi çarpıyordu. Ruhuma işleyen yaşanmışlıklar, etrafımı bir demir ağ gibi örüyor, beni içine hapsediyordu. Ve bundan kurtulamıyordum. Avazım çıktığı kadar bağırsam da, ağlasam da kimse duymuyordu. Bedenim yorgun, ruhum ise kimsesizdi. Elimi demir ağdan çıkartıp yardım istiyordum fakat kimse yoktu. Bana yardım edecek kimse yoktu. Bu yaşanmışlıklarımdan, bu acılarımdan, öfkemden, çaresizliğimden beni kurtaracak kimse yoktu. Demir ağlarla örülen o kafeste yapayalnızdım. Soğuk tüm ruhuma işlemişti. Elimi demire yasladığım an buz gibi soğuğu iliklerime kadar hissetmiştim. Bedenimi şeffaf, sade bir tül örtüyordu. İçimde başka hiçbir şey yoktu. Bedenim, "ben buradayım," dercesine apaçık ortadaydı.
Ve o.
Tam karşımda duruyordu.
Altını siyah, mat bir tül örtüyordu ve üzerinde başka hiçbir şey yoktu. Bense onun karşısında tamamen apaçıktım. Tüm benliğimle, oradaydım. Karşısındaydım.
Korkuyordum. Korku, bendeki en büyük ruhsal çöküntüydü.
Elini uzattı, "Gel," dedi, "Seni kurtaracağım. Seni bu soğuktan, bu demir ağlardan kurtaracağım."
Sesi her kadar keskin olsa da sesinin içinde çaresizlik bir tüy yumağı gibi dönüp dolanıyordu. Bakışları ısrarcıydı.
"Hayır, gelemem." Çaresiz bakıyordum. Onunla gidemezdim, çünkü beni kurtaramayacaktı, bunu biliyordum fakat ondan başkası da yoktu.
Sözcükler dudaklarımdan haykırırken gözyaşlarım iflas bayrağını çekmiş bir şekilde yanaklarımdan aşağı indiler.
O ise soğuğun ayazında kaybolup gitti.
Ruh, bedenden ayrılıyormuşcasına gitti.
Vazgeçmişti.
Bense çaresizlik duvarımda kalakalmıştım. Beni kurtaramazdı, biliyordum. Beni her kurtarmaya çalıştıkça dibe çökecekti. Issız ormanlarda bir bataklığa düşecek, elimden her tutmaya çalıştıkça b
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."