"-Evet Rüzgar Bey buraya bu kadar telaş içinde gelmenizin bir sebebi olmalı. Sizinde bazı sorularınız vardı galiba ilk önce sizinkilerle başlayalım." deyince sırıttım. Tabiki... Elimi masaya koyarak yaklaştım. Gözleri bana doğru kaymamıştı bile şaşkınlığını kendine saklamayı öğrenmiş olmalıydı. Gülümsemem daha çok yayılmak isterken dudaklarıma engel oldum ve ciddi bir surat ifadesi yerleştirdim.: "- Yanlız bir sürü var katlanabilecek misiniz?" deyince kafasını belli belirsiz salladı. Genelde konuşmamayı tercih ediyor olması ayrı bir konuydu. Kendisi istemişti ne beni sinirlendirmeli ne de ucunu düşünmeden konuşmalıydı. Pozisyonumu bozarak koltuğa normal oturdum ama elim hala masadaydı: "-Saçınızın hangi renk olduğunu merak ediyorum" Gözleri bir an daha kağıtlarda gezinirken kağıt yine aynı şekilde elinde kaldı. Gözleri fal taşı gibi açılırken gözleri sahibini gözlerimi buldu. Bir günde iki kere ha Rüzgar Bey gelişme gösteriyorsunuz.