"...Neredeyse varolmayan ışığa doğru, son kez uzanmaya çalışışımı hatırlıyorum. Bir şekilde birinin beni bu karanlıktan çekmesi için yalvardım, ancak isteğim sadece donmuş buz gibi karanlık umutsuzluğa ulaşabildi."
"...İşte o anda vazgeçtim. Savaşmayı bırakarak karanlığın beni içine çekmesine izin verdim.
Tanrım, nasıl da savaşmaya devam etmek isterdim..."
"...Sorun şu ki bu noktadan sonra bir ışık beklemiştim. Her zaman ölümün sadece bir sonraki hayata açılan bir kapı olduğunu düşünmüşümdür; hiç sona ermeyen, huzurlu, kolay bir varoluş. Sabırla bunu beklemiştim."
"...Yanılmışım.
Hepimiz yanılmışız."
***
"-Niye kendini asmaya kalktın?
-Düşünmekten."
"Bir bilsen ne kadar zamandır şunun hayalini kurduğumu." Şakağıma doğru bir öpücük daha kondurdu. "Seni doyasıya öpüp koklamayı." Ardından yanağıma indi öpücükleri. "Geldin ve beni dünyanın en mutlu adamı yaptın." Dudağımdan da öp üp alınlarımızı birbirine yasladı. "Seni çok seviyorum. Seni senden çok seviyorum."
Bu kez ben dudaklarına ufak bir öpücük bırakıp ayrıldım. "Seni çok seviyorum. En az beni sevdiğin kadar seviyorum seni." Kollarımı boynuna dolayıp yüzümü boynuna gömdüm. Kokusunu içime çektim.
Çok özlemiştim.