Koyu renkli yağmur bulutlarının yağmaya hazır bir biçimde beklediği bir İstanbul sabahında kafasına koymuştu artık orada yaşamayı Despina, yağmurlu hava için değil, tamamen o anın büyüsüne kapılışı verdirmişti ona bu kararı. Geriye sadece durumu ailesine anlatmak kalmıştı ancak babasının vereceği tepkiden birazcık çekiniyordu. Çünkü hiç iyi anısı yoktu Yannis Bey'in İstanbul'a dair. Despina ise her şeye rağmen oldukça kararlı görünüyordu İstanbul'da yepyeni bir iş, yepyeni bir hayat kurmak için tek isteği de eski işyerlerini yepyeni bir alanda tekrar yaşatmaktı. Güzellik uzmanıydı ancak öyle kuaför salonları gibi yerlerde harcanmaya hiç niyeti yoktu. Kendi markasını yaratacak, mağazalarda ürettiği ürünlerini satıp güzel işlere imza atacaktı. Tecrübesi yoktu ancak tecrübe çalışarak kazanılabilirdi. İşte tam da burada başlıyordu Despina'nın hikâyesi, markası tutup işleri büyütmesi gerekince birden bütün hayatı kendisinin bile tahmin edemeyeceği şekilde değişiyor. Genç yaşında büyük işler başarmak gururunu okşasa da o asla mütevaziliğinden ödün vermeyerek kazanıyor tüm kalpleri, büyük organizasyonlar ve daha niceleri derken bir de tabi ansızın yüreğine düşen aşk. Murat ise oldukça yakışıklı bir kalp hırsızı olarak anılmasının yanında zenginliğine güvenerek her şeyi elde edebileceğine inanıyorken Despina ile tanışır tanışmaz bambaşka birine dönüşüyor. Bu tanışma hem Despina'nın hem de Murat'ın hayatını değiştiriyor, iyi bir iş arkadaşıyken, iki tutkulu aşığa bir anda evrilmelerini sadece etraftakileri değil kendileri bile bir süre idrak edemiyor. Beklenmedik engellerle örülü bir aşk onlarınki, her şeye rağmen diri ve sapasağlam. Birbirine kördüğümlerle bağlı iki âşık beraber çıktıkları bu uzun aşk yolculuğunda, önlerine çıkan engelleri aşabilecekler mi