"Gözlerimin içine bak ve seni istemiyorum de, yemin ediyorum bir daha asla görmezsin beni"
Tırnaklarımı avuç içlerime batırdım, ne yaparsam yapayım içime oturan ağırlık gitmiyordu. Derin bir nefes aldım. Gözlerimi yan duvardaki tablodan alamıyordum, oysa onun gözlerine bakmak benim için kolay olmalıydı.
Hadi ama bildiğin bakamıyordum işte.
Ama yapmak zorundaydım, yapmalıydım. Derin bir nefes daha aldım ve tam gözlerinin içine baktım.
"Seni istemiyorum"
Gözlerindeki hayal kırıklığı elle tutulur cinstendi. Sanki elimi uzatsam kırıklarını toplardım.
Sonra gülümsedi. Ama bu gülümsemeden nefret ettim, çünkü hiç tanımadığım şekilde soğuk ve tekinsizdi.
Omzuma çarparak yanımdan geçti, ve gitti.
Ama bilmiyordu ki kalan, gidenden daha çok yanardı.
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."