"Gözlerin," dedi çenesini omzuna yasladı ve tatlı bir şekilde onun gözlerine fazlasıyla derince baktı. "Gözlerinin kapalı olmasından hoşlanmıyorum." "Neden?" diye sordu tedirginlik yansıyan sesine çatılan kaşları eşlik ederken. "Çünkü gözlerini kapattığında ışığımın sönmüş olduğunu ve karanlığa gömülmüş olduğumu hissediyorum." Gümüş gözlerine yıldızların parıltısı bulaşırken, onu daha iyi görebilmek için bedenini tamemen çevirmişti. Savaş alanına atılan bomba misali kalbinde bir gümbürtü meydana geldi. "Gözlerini benim için açık tutar mısın, Mahru?" ♟️ Kumral saçları karın üzerine dağılmış ve yüz üstü duruyordu. Genç kız yavaşça yerinden kalktığında açıkta kalan boynunda ve alnından çenesine doğru akmakta olan kanlar vardı. Beyaz teninde kanın rengi vardı... Hareketsiz duran bedene doğru ilerlediğinde içinde büyüyen endişe onu yutmak istiyordu. Korku, kalbini deli gibi attırıyor, nefes alışverişleri sıklaşıyordu. Bedenin yanına vardığında ise yüzünü görmeye çalıştı lakin saçlı örtülü olduğu için bunu başaramadı. Titreyen parmakları hareketsiz bedenin kolundan tutup hızla çevirdiğinde bir çuval gibi yüzünü dönüp yığılmıştı. Birazda olsa açılmış yüzünü görünce gözleri dehşetle açıldı bu kez. Nefesi kesilirken bedeninde bakışlarını gezdirirken kalbinin oyulmuş olduğunu gördü. Zümra'nın dudaklarından ormanı ayağı kaldıran bir çığlık firar etti. Ağaçların dallarına gizlenen kuzgunlar, bu acı dolu çığlıkla gökyüzüne doğru feragat etmişlerdi. Genç kızın haykırışı dağların eteklerinde olan karları devirmek üzereydi neredeyse. Mavinin yoğun olduğu gözlerinden yaşlar süzülürken göğsünün ortasında onu yok etmek isteyen bir ateş yandı.