"Taehyung!" Diye bağırdım tepeye doğru koşarken. Hızlı olmalıydım, hızlı olmalıydım.
"Lanet olsun! TAEHYUNG!" Nefesimin en oktavlısıyla adını haykırarak tepeyi aşıp mahzene ulaştığımda gördüğüm manzara karşısında sendeleyerek yere yıkılmıştım.
"Ne.. ne oldu sana?" Fısıldayarak ve adeta sürünerek yanına ulastığımda hem hıçkırarak ağlıyor hem de kulaklarında tuttuğu ellerini daha sıkı bastırıyordu.
"Taehyung, sevgilim. Ne oldu sana?"
"Issız..." Sanki sesini bulamıyormuş gibi yutkunarak tekrar araladı dudaklarını.
"Issız, o öldü." Biliyorum can içim, biliyorum.
"Issız, ben duyamıyorum. Issız ben..." Sarsılarak ağlıyordu karşımda koca adamım. Ben mi? Ben de sağır olmuştum o gün.
O gün iki sevdalı bu kara dünyaya sağır olmuştu ama bu hikaye onlar bitti sanarken başlayacaktı.
Issız ve Taehyung' un iç sızlatan hikayeleri paranormal bir boyut alırsa neler olurdu? Hadi birlikte bu ikilinin dünyasına adımlayalım.