Her insanın iyi veya kötü yanları vardır. Kimisi kibirlidir, kimisi yalancı... Kimisi dürüsttür, kimisi ise yardımsever. Şimdi de bir kız düşünün, karaktersel veya fiziksel özelliklerini boşvererek. O da herkes sıradan bir kız işte.
İdil Damla Karal. İdil tarafı aydınlığı, Damla tarafı karanlığı temsil eder. İdil sevgi dolu ve neşelidir, Damla ise bencil ve nefret dolu. Damla bencilliği yüzünden hep kaybeder, üzüntüsünü yaşamak İdil'e kalır.
O da bir insandır neticede, zamanla içinde yaşadığı bu karmaşa onu sessizliğe sürükler. Zaman sonra, kayar birine gönlü. Çok sever, çok. Damla da İdil de çok sever. Damla'nın bencilliği ortaya çıktığında, sevdiği adam sadece kendisinin olsun ister. İdil'i değil, sadece kendisini sevsin ister. Kalbini kırar genç adamın, İdil'in yapma uyarılarını asla dinlemez.
Genç adam da İdil Damla'yı sevse de kalbinin kırıldığını görünce uzaklaşır ondan. Damla sevdiği adamı kaybetmenin sinirini yaşarken, üzüntü ve kalp kırıklıkları yine İdil'e kalır. İşte o zaman merak eder İdil; Damla siyah bir kağıt, kendisi o kağıttaki minik beyaz bir nokta iken; ne zaman Damla'yla barışıp tam anlamıyla İdil Damla Karal olabilecektir?
"Bir daha yüksek sesle konuşma yok tamam mı?" Sesinde yumuşak bir tını vardı. Normalde ona göre olmayan bir sesti. Yutkunmamak için zor tutum kendimi.
"Niye ki?" Demeden edemedim. Merak ediyordum benim ondaki yerim neresiydi?
"Sesinin kısılmasını istemiyorum Akça." Şuan başka bir durumda olsak anında 'yaa' diye demeden edemezdim ama şuan gülümsemedim. Kızgındım ya ben ona.
"Niye?" Dedim tekrardan. Sinirlenmesini bekledim ama sakince soruma cevap verdi.
"Senin sesini duymam gerekiyor."
"Niye?" Sabır diler gibi başını iki yana salladı. Yüzünü yüzüme yaklaştırıp gamzelerini göstererek gülümsedi.
"Sesin bana huzur veriyor."