Hollywood'un en ünlü ailesinin en içe kapanık bireyi Willow Brown, bir partide aylar önce gördüğü adama vurulur. Leo Hunt, ünlü bir aktör, yazar ve Willow'un gördüğü en yakışıklı erkektir. Üstelik o mükemmel sesiyle kendisine Jane Austen'den alıntılar bile yapmıştır. Ancak hiç kimse o kadar mükemmel olamaz... Willow bunu, spot ışıkları, dedikoduları sayfaları, çılgın fanlar ve dönme dolaptan farksız hayatıyla çok iyi öğrenecektir. *** "Utanmana gerek yok, Willow. Benim de kusurlarım var. Ama akılla ilgili olmadıklarını umarım." Adam hafifçe geri çekilirken, Willow'un çenesi neredeyse yere düşecekti. Birkaç saniyelik şaşkınlıktan sonra Willow gözlerini irice açarak adama döndü ve fısıldadı. "Sen biraz önce... Jane Austen'den alıntı mı yaptın?" Adamın genişleyen haylaz gülümsemesi ve gözlerindeki parlaklık, Willow'a yeterince cevap oldu. Jane Austen okuyordu. Aman Tanrım, diye düşündü Willow, önündeki taş gibi adam biraz önce o dehşet derecede erotizm kokan sesiyle kendisine Jane Austen'den alıntı yapmıştı. Bunu, en sapık rüyalarında bile görmesi mümkün olamazdı. Tüm hakları saklıdır.