Omuzları düştü. "Ellerimde yaşattığım ölümü kalbimdeki yaşamla sonlandırmak istedim. Senin için." Bütün varlığım titrerken nefes almayı bıraktım. Gri
gözlerindeki gökyüzünün acısı bütün dünyayı yerle bir etmeme yeterdi. "Ama öyle bir hale geldim ki ellerimdeki kan kalbimi yok etti. Hayatın için."
"Özür dilerim." yanaklarımın ıslandığını, gözlerimin net görmediğini fark ettim. Bildiğim tek şey bu acının beni yok edeceğiydi. "Her şey için."
"Dileme," dedi hızla. Sonra gülümsedi. "Dileme çünkü kalbim bile bunu istedi." Kıyamet koparken artık öğrenmiştim. Bildiğim tek şey beni yok eden acının beni doğuracağıydı.
Gökyüzü acılara gebe kaldığında yeryüzü insanlara ölümü sunardı.
Geçmiş, geleceğe mürekkep gibi damladığında gökyüzünden günahlar yağar, yeryüzünü beslerdi.
Yağan günahlar kimsesizlikten acıyı peydahlar, ölüm silikleşirdi...