Bir orduya karşı tek başına savaşabilecek güçte biri mi? Ancak masallarda olur... Öyle değil mi? Doğa üstü bir yaratık düşmanı tek hamleyle yener ve savaş biter. Puff... Ordu yok olur. İnsanlar hiç bir şey olmamış gibi mutlu son yazarlar kitaplara. Bütün yaşananlar unutulur ve sıkıcı mutlu günler ölene kadar devam eder. Ha pardon! Masallarda iyi karakterler ölmezdi demi! Peki kimin iyi kimin kötü olduğunu yazarın belirlemesi adil miydi? Pamuk prenses masalının gerçeğini hiç okudun mu meselâ? Öyle beş on sayfada olup biteni demiyorum! Yazarın ilk yazdığı masalı diyorum. Ciltlerce süren o masalı... Hiç okudun mu? Yazarın tabir ettiği kötü cadının nasıl öldürüldüğünü bilir misin? Pamuk prensesin prensle evlenip mutluluğu tadarken üvey annesine yani Kötü Kalpli Kraliçe ye kızgın demirden ayakkabılar giydirterek ölene kadar dansetme cezası verdiğini kaçınız biliyor? Bu cezayı veren biri iyi kalpli midir? Ya da soruyu düzeltelim, bu ceza adil midir? Peki uyuyan birini öpmek ne kadar doğrudur? Masallar hiç de bildiğimiz gibi değilmiş demi? Peki şimdi ne yapmalı? Hangi rolü oynamalı? Dolunay bu yaşadığı inanılmaz hikâyenin kötü kalpli cadısı mı olmalı yoksa akılsız ve adaletsiz prensesi mi? Belki de en başından yeni bir masal yazmalı, kendi rolünü kendi oynamalı... Dolunay düşüncelerinden sıyrılıp derin bir nefes aldı ve bir masal başlatmanın heyecanı ve oynayacağı rolün korkusuyla "Ne yapmam lazım? Savaştan başka çare yok mu?" diye soruverdi Yonhi'ye. Yonhi de aynı şekilde derin bir nefes alarak "Savaşmaktan başka çare yok." dedi ve nefesini kasvetli havaya üfleyerek cümlelerine devam etti. "Daha bitmedi..." *** Fantastik bir hikayeye hoş geldin🤗 Adımlarına dikkat et, bu hikâyede her an her şey çıkabilir karşına...