GÜZ CERHİ
  • مقروء 33,375
  • صوت 4,320
  • أجزاء 32
  • مقروء 33,375
  • صوت 4,320
  • أجزاء 32
مستمرة، تم نشرها في أغسـ ١٨, ٢٠١٨
للبالغين
1 فصل جديد
"Kimsesizlik bir kelime olsaydı eğer; kimselere sahip olanlar, cümle dahi kuramazdı." 

Bir piyanonun acı dolu notalarındayım. Siyah beyaz tuşlara dokunuşlarıyla can veren o parmaklar değil, kanlı bir oyunun hain zaferiyle taçlandırılmış kan göleteyim. Bir piyano... Güzel bir melodiyi veyahut şarkıyı değil, ölüm çanlarını besliyor siyah beyaz bağrında. Bir kadın... O piyanoyu değil, bu oyun kirli bir senaryoya gebe kaldığında, bir annenin rahmine tutunan su parçasının ruhunu bedeninden çalıyor. Çalıyor, çalıyor, çalıyor. Ve kırık tuşlar iki kişiye mezar oluyor.
•
Bir tuvale çarpan hain  fırça darbelerinden kopan uçsuz bucaksız darbelerim. Rengarenk bir resim değil, gayb olan bir görselim. Resme vurulan darbelerin sahibi parmaklar değil, çoğu zaman acınası mazimden kopup gelen yaşanmışlık izleriyim. Kırık bir sandalyenin, delik bir tuvalin, içinde tek renk bulunan paletin sahibiyim. Etrafındaki kimselere rağmen o kimsesizim. Çünkü ben, tek rengiyle bile tüm renklere sahip olanım. Çünkü ben... Kimselerin anlayamadığı resmin, ancak bir kimsenin anlamasına olanak veren tuvalin sahibiyim. Hiçbir zaman tamamlanmamış görsellerin yarım bırakılmış hali, ben bu oyunun, silik geçmişin ta kendisiyim. 

Pekâlâ, sıradan olmak yerine başkaldırının tam sırası değil miydi?

GÜZ CERHİ, BU İSİMLE WATTPAD'E YAYIMLANAN İLK VE TEK KİTAPTIR. TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR. 
Kurgu tarihi:15.01.19

Yetişkin içerik!

Kapak tasarımı: @iskenderova_N
جميع الحقوق محفوظة
الفهرس
قم بالتسجيل كي تُضيف GÜZ CERHİ إلى مكتبتك وتتلقى التحديثات
أو
إرشادات المحتوى
قد تعجبك أيضاً
SEVDA ÇİÇEĞİ (KİTAP OLDU) بقلم KadifeKelimeler
43 جزء undefined أجزاء إكمال للبالغين
Sevda Çiçeği Pukka Yayınları ile kitap olacağı için bölümler 15 Ekim 2023, Pazar günü yayımdan kaldırılmıştır, sevgiler. *** "Seni soyacağım Sevda," diye fısıldadı. "O siyah çarşafların arasına, bembeyaz teninle uzanmanı sağlayacağım. O çıplak bedeninin yalnızca çok az bir kısmını örtmene izin vereceğim, eğer istersem... Kimi zaman seni o kolonlara yaslayacağım, kimi zaman camlara, şu gördüğün raflara ve masaya... Hayal gücümün bir sınır yok ve bunu sana göstereceğim Sevda... Sana yalnızca sanatı değil, tutkuyu da göstereceğim. Arzuları ve istekleri, onlara boyun eğmeyi..." *** Puslu bir bakış ve cüretkâr bir teklif... Ezel Doğan; hayatından sayısız güzel geçmiş, dünyaca ünlü bir ressam ve fotoğraf sanatçısıydı. Güzel olan her şey onun işinin bir parçasıydı ve yeşil bakışları, hüzünle parıldayan bir çift gözle buluştuğunda hayatında bundan daha güzel bir şey görmediğini anlamıştı. Sevda Altınbaşak ise; aile dediği cehennemin içinde, ateşten bir çemberin ortasında yaşayan, yapayalnız bir kadındı. Acı kalbini mesken tutmuş ve keder bakışlarına saplanıp kalmıştı, ta ki hiç tanımadığı bir adamın kollarında güvenle sarmalanıp, yıllarca aradığı huzuru bulana kadar... Yolları kesiştiğinde her ikisi de aşkın bir mucize gibi hayatlarına doğacağından bir haberdi. Mutlu bir son, her ikisinin de düşlediği şeydi ancak hayat mutlu sonları karşılıksız vermezdi... *** Nar Bülbülü'nden tanıdığınız Ezel Doğan'ın hikâyesidir. Kurgular birbirinden bağımsızdır, bu sebeple ayrı ayrı okunabilir. Sevgiler, KadifeKelimeler... *** Hikayelerim isim haklarıyla birlikte noterde adıma kayıtlıdır. Çalıntı ya da izinsiz kullanmak durumunda yasal işlem başlatılacaktır.
KIZIL GECE  بقلم DuruMavii
85 جزء undefined أجزاء إكمال
Ölüm uşaklarını peşime salmıştı. Soluğum korkunun soluğuna karışmıştı. Koşuyordum. Sivri dalların berelediği bacaklarım hiç durmadan hareket ediyordu. Göğsüm inip kalkıyor, kalp atışlarım boğazımda hissediliyordu. Karanlığın bağrında yalpalayan adımlarım kör bir noktaya takıldığında, bedenim tek seferde yere serildi. Dizlerime saplanan dikenler dilime canhıraş bir çığlık yuvarladı. Daha fenası yaklaşan adım seslerinin içime boca ettiği keskin ürpertiydi. "Yardım edin! Biri bana yardım etsin." Avuçlarımı kurumuş yapraklara bastırdığımda, yükselen çıtırtıları kulaklarımı tırmaladı. Kalkmak istedim, karnımda yine aynı kıpırtıyı hissettim. İçimde nereden geldiği, nasıl benimle olduğunu bilmediğim bir şey vardı. Tıpkı benim gibi çaresizce kıpırdanıyordu. Titreyen parmaklarımla karnıma dokundum. Islak yüzümü köhne ormanın derinliklerine çevirip daha güçlü bağırdım. "Yardım edin! Biri bize yardım etsin!" Yeniden koşmaya başladım. Dizlerimden akan kanların çıplak ayaklarıma süzüldüğünü hissedebiliyordum. Güçlükle ayakta tuttuğum bedenim bu kez bir ağaca çarptı. Kendimi sırt üstü yerde bulduğum an gözlerim korkuyla açıldı. Çaptığım şey ağaç değil bir yabancının sert gövdesiydi. Ancak o, bir çınar ağacı kadar uzun ve yapılıydı. Karanlık tüm ayrıntılarını ustaca gizlerken, üzerimde tepkisizce gezdirdiği bakışlarını ve silüetini ele veriyordu. Dirseklerimin üzerinde kalkmaya çalıştım. Buraya kadardı, gücüm tükenmişti. "S-sen..." Bir adım attı. Büyük ve yara izlerinin barındığı parmakları önüme uzandı. "Yardım istiyordun, değil mi?" Sesinin bir rengi olsaydı, bu kesinlikle siyah olurdu. Sesi, şavkı kırık bir siyahtan ibaretti. Şeytanın adaletsiz oyununda bana sunulan başka bir seçenek yoktu.