"Kimsesizlik bir kelime olsaydı eğer; kimselere sahip olanlar, cümle dahi kuramazdı."
Bir piyanonun acı dolu notalarındayım. Siyah beyaz tuşlara dokunuşlarıyla can veren o parmaklar değil, kanlı bir oyunun hain zaferiyle taçlandırılmış kan göleteyim. Bir piyano... Güzel bir melodiyi veyahut şarkıyı değil, ölüm çanlarını besliyor siyah beyaz bağrında. Bir kadın... O piyanoyu değil, bu oyun kirli bir senaryoya gebe kaldığında, bir annenin rahmine tutunan su parçasının ruhunu bedeninden çalıyor. Çalıyor, çalıyor, çalıyor. Ve kırık tuşlar iki kişiye mezar oluyor.
•
Bir tuvale çarpan hain fırça darbelerinden kopan uçsuz bucaksız darbelerim. Rengarenk bir resim değil, gayb olan bir görselim. Resme vurulan darbelerin sahibi parmaklar değil, çoğu zaman acınası mazimden kopup gelen yaşanmışlık izleriyim. Kırık bir sandalyenin, delik bir tuvalin, içinde tek renk bulunan paletin sahibiyim. Etrafındaki kimselere rağmen o kimsesizim. Çünkü ben, tek rengiyle bile tüm renklere sahip olanım. Çünkü ben... Kimselerin anlayamadığı resmin, ancak bir kimsenin anlamasına olanak veren tuvalin sahibiyim. Hiçbir zaman tamamlanmamış görsellerin yarım bırakılmış hali, ben bu oyunun, silik geçmişin ta kendisiyim.
Pekâlâ, sıradan olmak yerine başkaldırının tam sırası değil miydi?
GÜZ CERHİ, BU İSİMLE WATTPAD'E YAYIMLANAN İLK VE TEK KİTAPTIR. TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR.
Kurgu tarihi:15.01.19
Yetişkin içerik!
Kapak tasarımı: @iskenderova_N
Karanlığın esir aldığı, kelimelerin birer birer lacivertleştiği ve sayfalarının beyazlığını muhafaza edemediği, bir kitabın içinde başroldüm. Ruhum acının müptelası olmuştu. Bir kukla misali karanlık hayatımın beni yönlendirmesine izin veriyor, ve belki de her geçen gün bedenimi kitabımın lacivert kelimelerine teslim ediyordum.
Hayat, içimde kocaman bir sevgi ile büyüttüğüm çiçeğimin her bir yaprağını acımasızca kopardığında bana geri kalan kocaman bir hiçti. Daha on yedi yaşımdayken sırayla tüm sevdiklerimi benden almış, bu ruhumu yalnızlığımla beraber karanlığın esaretine ve acı çekmeye mahkum bırakmıştı.
Ama umudum, o hala masmaviydi. Kelimelerimin masumluğunu muhafaza edemesem de umudumun kararmasına izin vermemiştim. Belki de siyahın sımsıkı sardığı hayatımda tek mavi kalan yanımdı ve sağ kalan tek yanımın da içimdeki çocuk gibi dizlerini kanatmasına izin veremezdim.
Kısacası ben, mavi umutlarını karanlığın esaretinde yaşatmaya çalışan aciz bir kadındım. Beyazlığını muhafaza edemediği kitabında mavi umutlarına boşa kürek çeken yorgun bir kadın...
*****
" Karanlıksın... Siyahın asil yalnızlığında boğuluyorsun. Ölümün kokusu sinmiş üzerine. Fakat bilmen gerekir ki ben senden de siyahım. Acılarımın körelmiş yanık kokusu sarmış etrafımı.
Yavaş yavaş tükeniyorum. Ne karanlıkla büyüyen sen karanlığın dibine batmış olan bu aciz kadını kurtarabilirsin, ne de bu kadın seni.
Bilmelisin ki Yiğit Kılıç; karanlık karanlığın kurtarıcısı olamaz. "