Nefret ile Sevgi... iki farklı duygu demi ?
Mesela nefret, duyguların en sinsisidir. Yavaş yavaş insanın içine girer ve tüm varlık duygusunu kaplar. Genelde kızgınlık ya da kalp kirginliğiyla başlayan bu duygu eğer gerçekten kişiyi sardıysa o zaman kurtuluş yok demektir. En keskin ve en en keyifli duyguda nefret etmektir elbet çünkü kontrol süzdür..
Sevgiye gelince, sevmek inanmaktır, sevmek yaşamaktır, sevdiğini kendisi gibi kendisinden de çok duyumsamamktir. Sevmekte ikililer kalkar, bir olmalara gidilir : iki ten, iki kalp, iki gönül yoktur sevgide : tek bir kalp olunur, tek bir yürek olunur. Sevmek paylaşmaktır. Sevgide son yoktur. Sevgiler hiç bir zaman son bulmazlar. Biten sevgiler yoktur, bitmiş gibi görünen sevgiler vardır. Vazgecis de yoktur sevgide.....
Peki nefret, sevgiye dönüşebilir mi ? Sevgi sadece geçici olmayan bir şey olduğunu gösterebilir mi ?
Işte bu birbirinden farklı iki genç size hikayelerini anlatıcak. Bu hikayede guluceksiniz, agliycaksiniz, uzuluceksiniz, korkucaksiniz, heyecanlanicaksiniz... O zaman anlat karadeniz bu hikayeyi birde senden dinleyelim nasıl bu iki gence acı çektirdiğini..
Adını Kanla Yazdım...
Küçük yaşlarda annesini kaybeden Işık, yıllar sonra hayatını değiştiren bir şey yapmıştır: Babasının ameliyatını yaparak ölmesine sebep olmuştur. Ancak kaderin bir oyunudur ki Altan Solman o ameliyat masasından sağ çıkmış ve Amerika'da dünyaca ünlü bir silah tasarımcısının ailesini yok etmiştir.
Kayzer, ailesini kaybettikten sonra, Solman soyadına sahip herkesten intikam almaya yemin etmiştir. Bir gecede hayatı altüst olan Işık, şimdi bir caninin hedefidir... Ama Kayzer, ona yakınlaşmak, onu kontrol etmek için her yolu deneyecek ve zorla onu hayatına dahil edecektir.
İntikam, aşk ve nefret arasında sıkışan iki ruh... Bir yanda Işık'ın geçmişle mücadelesi, diğer yanda Kayzer'in kanla yazdığı kehaneti.
"Silahlar çekildiğinde ben ortada kaldım. Bir yanda ailem, diğer yanda hiç tanımadığım bir adam vardı ve iki tarafında silahlarının hedefinde ben vardım."