Yıllarca hayal kurup, beklersin... Beyaz atlı prense inancını hiç kaybetmezsin. Karşına çıktığı an, bilirsin. Odur yıllarca beklediğin, tanır onu kalbin. Tutmak istersin... Benim demek istersin... Elini uzattığında dokunur, onun da seni hissetmesini sağlarsın. İşte o an başlar yıllardır hayalini kurduğun düşler.
Her şey ne kadar güzel başlasa da, küçük bir şey öyle büyük bir sorun olur çıkar ki insanın karşısına... Sonrasında o küçücük dağın altında kalır kalpte olan… Yıllar geçse de unutulmayan, her gözünü kapadığında özlemle içini burkan... Ne çok şey vardır insanı insan yapan…
Hayatta bir masaldır. Nasıl beyaz atlı prensler varsa, kötü kalpli cadılarında olduğu... En mutlu anımızda kırmızı elmayla kapımıza dayanan... Bizi kulelere kilitleyen... Yıllarca sürecek uykularla cezalandıran... Saat on ikiyi geçirdiğimizde balkabağına dönüşen...
Asel ve Akay içinde her şey tozpembe hayallerle başlamış, rüyalardan öte günlere ev sahipliği yapmıştı. Ta ki dost görünen düşman elindeki elmayı uzatana kadar... Genç kız tüm hayallerinden uyanmak için gece on ikiyi bile bekleyememişti. Yıllarca sürecek yalnızlık uykusuysa, masallardaki gibi rahat değildi. Üstelik onu kurtaracak prenste aynı elmadan yemişti…
Aşklar vardı doludizgin yaşanan... Aşklar vardı ayakları yerden kesen... Aşklar vardı bir ömür mutlu süren...
Bir de aşıklar vardı severken ayrılan...
On altı yaşındaki Reena zamanda donduruldu. Yıllar sonra gözlerini yeni bir dünyaya açtı. Ait olduğu medeniyet yok olmuş ve geriye yalnızca bir ülke kalmıştı; Ocria.
Reena, geçmişinin sır perdesi aralamaya çalıştıkça kendisini daha büyük bir çıkmazda buldu. Neden bu yeni ülkede kimse sorularını cevaplamaya yanaşmıyordu? Hükümet doğru mu söylüyordu?
Gerçekten Ocria'nın dışında hayat yok muydu, yoksa bu, onları içerde tutmak için uydurulan bir yalandan mı ibaretti?
Ocria'daki dengesizlikler kısa sürede Reena'nın gözüne çarpmaya başladı. Kendisi gibi sorgulayan insanları bulması zor olmayacaktı. Gençler başlarına geleceklerden habersizdi. Peki sonunda Ocria'dan çıkmanın bir yolunu bulabilecekler miydi?