Denize karşı oturmuş öylece bakıyorum. Neye bakıyorum, ne düşünüyorum, ya da ne hissediyorum. Yalnızlık öyle ki yavaş yavaş hissediyorsun. Aynı soğuk bir havada başta titrerken sonra uyuşur ve alışır gibi. Önce uyuşuyor sonra alışıyorsun. Ya da alıştığını sanıyorsun. Yokluğa alışmak kolay mıdır bilmem. Sen yokluk değildin çünkü. Hayattın, nasıl gittin nasıl kıydın. Daha ellerimle yemek yapacaktım ben. Kapıda bekleyecektim hergün. Yaptığım yemeği yedirip 'hep ben yapıyoruum yeterr' diyecektim. Sana her gece sarilip üstünden yorganı çekecek sonra daa yaa çekme diyecektim. Şuan yapabildigim tek şey elimdeki bir fotoğrafa bakıp mavinin sonsuzluğuyla birleştirmek. Acaba mavilerin ardinda mısın? Nerdesin?Gülüşlerin gülüşlerime karışmıştı. Sen gidince gülüşlerim kayıp. Sen kayıpsın. Mavinin güzelliği bile kayip.Mavinin sonsuzluğuna ve sensizlige içiyorum. Hafif esen rüzgar üşütüyor. Kalbim kadar üşüyemez kimse. Kimse yaşayamaz bu kadar yalnızlığı. İçime attıklarım kadar yalnızım. İçimdeki sen kadar kırığım.