-O değilde biliyor musunuz ben "Sıla" hayranıydım. - Ne alaka Suzi? -Baksana kızın başına gelenlere, sen gel daha iki ayını doldurmadan Hatay'daki büyük aşiretlerden birine kafa tut, nesin sen mafya falan mı? -Ya Suzan abla napsaydım? Yapacaksın tamam, kalacaksın tamam, gideceksin tamam mi deseydim, bu sularına gitmek değil ki, KÖLELERİ OLMAK! - Bak halâ abla diyor ya, ama Züleyhacığım, seninde insanları sinir eden bir tarafın var şimdi eğriye eğri.. Didem: - Eğriye eğri ne be ? -Eğri oturup doğru konuşacaksın şeyinin üşengeçler için tasarlanmış versiyonu herhalde ne bilim? -O doğruya doğru değil mi? Züleyha dayanamamıştı: -Allah aşkına konumuz bu mu? - Doğru ya doğru (asdafjagajgahajaj) Ortamda bir süre sessizlik olduktan sonra Suzan dayanamayıp tekrar söze girdi: -Yalnız Sıla tokaları vardı yaaa, saçımızı örüp arasına küpe takardık Cümle biter bitmez iki yastık Suzan'ın suratında patladı.