İşte böyle...
Bir ağlayabildikleri vardır insanın, bir de gıkını bile çıkaramadıkları...
Burnunu bile çekemedikleri...
Yutkunamadaıkları...
Sonra düşünürsün:
'İçime ağladığım gözyaşlarında boğulan yüreğim mi dayanıyor?
Hissetmeye çalışırken, kor olan yüreğim mi tutuşturuyor beynimi?
Basınca binlerce çıtırtıyla yanan kuru dallar gibi, hüzün mü tutuşturuyor içimi?'
Anlamıyorum.
Belki de ondan ağlayamıyorum.
Belki de bunu anlatmamın tek yolu anlatamamaktır.
Bazen böyle olur işte!
Ağlayamazsın, bağıramazsın, söyleyemezsin.
İçinde bulutlar dolusu yağmur yağar. İçini sel basar. Yüreğin boğulur. 'Yazayım' dersin, kalemin dili tutulur.
Beynin uykulu bir çocuk gibi çömelmiş gözünü ovuşturur...
#Bilal Sami Gökdemir#
...
"Bize bunu neden yaptın? Bana bunu neden yaptın Nevra?"
Gözlerimi buğulanan gözlerinden çekip yere baktım. Verecek cevabım yoktu işte.
"Lan.....anlamıyorum ben neden lan neden? Birşey söyle artık kafayı yiyeceğim!"
Ne diyecektim şimdi? İntikam almak için mi yaptım diyecektim?
"Biraz önce ne olduğunun farkındamısın sen? Sana aşık olduğumu söyledim. Bu mu?"
"Ulus ben...."
Bitiremedim lafın sonunu. Sustum. Yutkunamıyordum bile. Acı veriyordu ve ben deli gibi ağlamak istiyordum.
"Sen ne? Sen...sen biraz önce beni öldürdün. Öldürdün. Mutlu musun peki? Sırf intikam için canımı yakmak istedin değil mi? Ama bende artık acıyacak bir can yok."
Tekrar baktım gözlerine. Ağlıyordu. Peki ben neden ağlayamıyordum? Arkasını döndü bana. Uçuruma baktı. Konuşmadı. Konuşmadım. Söyleyecek onca şey varken sustum.
Arkamı dönüp yürümeye başladım. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Artık beni sevmeyecekti belkide. Bunu neden mi yapmıştım? Lanet olası intikam yüzünden.
Özür dilerim sevgilim. Ağlayamadığım, yıkılışına sebep olduğum için özür dilerim...