Bir zamanlar çelik gibi güçlü olan Türkiye hızlı bir şekilde yıkılmış, Kore, Amerika, Azerbaycan, Özbekistan kısacası dünyadan yardım istemişti. Bu yardım çağrısına 1950 yılında savaşta yardım ettiğimiz Kore halkı ilk cevap vermiş ve birkaç Türkleri özel uçak gönderip Kore'ye almıştı. Tabii asker göndermeyi de ihmal etmemişti. Ama sorunumuz vardı, sorunumuz Sehun'du. Sehun bir türlü ülkesi için savaşmayan Türkleri sevemiyor, hatta onlardan nefret ediyordu.
"Büyükanne, benim tanıdığım Türkler vatanını öleceklerini bilseler bile terk etmezler. Onlarda ki vatan sevgisi kimse de yok, bu yaptıkları ukala ve saçma, o yüzden onlara acımam, acıyamam."
-Jang Sehun
Okurken sıkılmamanız dileği ile...
Melis, annesinin kaderini yaşayan bir genç kızdı.
Babası ve abisi tarafından ayak bağı gibi görülür ve onlar için para kaynağı olmaktan ileri gidemezdi. Ama günün birinde, celladı olan kişi ona hayatının aslını gösterdi, bir intikam uğruna ailesinden koparıldığını söyledi.
Seneleri acıyla geçen Melis, kendini yepyeni bir sayfa açmış halde buldu ama hiçbir şey beklediği gibi değildi. Olamazdı.
Çünkü onun sevilmeyecek çok yanı vardı.
"Koskoca evinize bir beni sığdıramazdınız. Madem sığdıramayacaktınız, o zaman beni o cehennemden neden kurtardınız?"