Gökyüzü renklerini birer birer akıtıyor yeryüzüne. Soğuk havaya sığınmış olan gölgeler boş vermişlikle izliyor olan biteni. Tuhaf bir sessizlik eşlik ediyor onlara. Asfaltta küçük bir göl var, gökkuşağı düşmüş gözlerine. Bir görse kendini öyle önemsiz fakat bir o kadar da güzel ki etrafındaki kirli şehre rağmen. Onun tek görebildiği gözlerine inmiş olan gökkuşağı, hayatı o gökkuşağından ibaret görüyor. Halbuki hayat bundan çok daha fazlası, çok daha karanlık, çok daha soluk, çok daha acımasız. O anlatır gökkuşağını fakat kimse göremez, hissedemez. İnanmaz kimse ona, gel gör ki gökkuşağı oradadır. Ben göldüm o ise karanlık şehir. Aramızda gökkuşakları doğup can veriyordu.
"Demek telefon görüşmesi yapmak için her şeyi yaparsın öyle mi?"
Başımı Hızla yukarı aşağı sallayıp
"Yaparım"
"O zaman cehennemine hoşgeldin küçüğüm"
Benden en fazla ne isteyebilirdi ki?
Telefona ihtiyacım vardı hemde en kısa sürede
Bir telefon görüşmesi için her şeyi yapacaksın deseler hayatta inanmazdım
Demek ki büyük konuşmamak gerekiyormuş
hikaye adı üstünde sert olacak sonra tecavüz falan diyen burdan sonrasını okumasın yoksa engeli basarım
Hikaye (BxB) olacak ve kapalı cezaevinde geçecek
Gerçek kurum ve kuruluşlarla alakası yoktur