Ben ve bana benzeyen birinin, hangi büyünün laneti olduğunu bilmeden savrulduğu kabuslarla dolu olan bu yolda, son uğrak yeri olmamalıydı aşk. Hele ki kâbusları kâbus olmaktan çıkmış biri için.
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
...Odama girip, neden teklifini kabul ettim ki diye kara kara düşünsem de, bir yanım midemde dolaşan kelebekleri serbest bırakmış, havalarda uçuruyor, diğer yanım da zincirlenmiş kilitlerin arasında boğuluyordu. Uçuşan kelebekler, kalbimi sıkan zincirlere takılınca, anlamsız boğuşmaları, karışık duygular hissetmeme neden oluyordu. Bir sağa bir sola adımlarımı arşınlarken, bu durumdan nasıl kurtulacağımı düşünüyordum. Çok iyi biliyordum ki, lânetli katilin teki olan ben için, böylesi mutluluklar yaşanamazdı. Katildim çünkü. Kendine hakim olamayan, zayıf, iradeden yoksun, sevmeyi hak etmeyen bir katil. Ben sadece öldürürdüm. Acımadan, merhamet etmeden, insafsızca öldürürdüm. Bu yüzden, benim gibi katiller, yalnız doğmalı, yalnız yaşamalı ve yalnız ölmeliydiler. Diğer adları yalnızlık olan bizler, hayaller kurmamalı, umut etmemeli, sevmemeliydik. Çünkü seversek, sevdiklerimizi de öldürür, kendi ellerimizle küllerini savurur, sonra yine yalnızlığın acı dolu kahkahalarıyla doldurduğu odamızda, körleşen vicdanımızın sancısını çekerdik...
Tüm hakları saklıdır.All Rights Reserved