Rüya kendi küçük dünyasında işleri yoluna koymaya çalışan sıradan bir genç kızdı aslında. Tek derdi başarısızlıklarla dolu öyküsüne yeni yenilgiler eklememeyi başarmaktı. Ancak bir gün onu her fırsatta fena halde yerin dibine sokmayı başaran ya da en azından bulunduğu yeri yüzüne vurmakta usta olan eski sevgilisine kendisini ezdirmemek için basit, üstünde düşünülmemiş bir beyaz yalan söyledi. Sonrasında başına örülecek dertleri bilseydi ve özellikle o dertlere ortak edeceği kişinin en hazzetmediği çocukluk arkadaşı olduğunu bilseydi şüphesiz o yalanı söyleyen dilini kendi eliyle kesip atardı. Gerçi yalanın kısa süreliğine de olsa beraberinde getirdiği tatmini çok sevmişti. Belki de işin ucunda bir ömür boyu Ömer'e katlanmaya değebilirdi. Ömer her zaman hayatının her anını önceden planlayan, hedeflediği her başarıyı elde etmiş, mantıklı bir adamdı. Herhangi bir konuda çuvallamak veya saçmalamak onun için söz konusu olmayan bir ihtimaldi. Neticede böyle konuların uzmanı Rüya yani Mahperi'ydi. Bu yüzden yıllarca bu ayaklı beladan uzak durmayı kendisine görev bilmişti. Ancak sadece anlık bir zayıflıkla ona yardım elini uzatma gafletinde bulunduğunda bu kızın yarattığı girdaba kapılıverdi. Peki ya bundan sonrası? Onları bir araya getiren kader mi olacak yoksa keçinin sevmediği ot burnunda bitermiş mi diyeceğiz? İnsanın hayatının aşkı gerçekten ömrü boyunca burnunun dibinde olduğu halde fark etmeden durabilir mi? Mahperi; prensini beklemekten sıkılınca eline kalemi alıp kendi masalını yazmaya karar veren bir genç kızın hikâyesi...All Rights Reserved