Doğrulup tekrar kameraya baktığımda ise bir süre konuşmamıştı. Beni izliyordu. Başını hafif yana eğmişti ve benimle dalga geçmeye devam ediyordu. "Şimdi..." dedi ve hareket edip öne doğru eğildi. Dirseklerini dizlerine koymuştu. Kasları tişörtünden dışarı fırlayacak kadar belirginleşmiş ve yine genç bir vücudu andırırcasına izlenim vermişti. "Otur." Dediğini yapıp tekrar koltuğa oturdum. Karşımda açmış olduğum bilgisayarımın kamerasında geniş ekran onu izlemekten başka bir şey yapamıyordum. "Dizlerini kır ve ayaklarını koltuğun üzerine koy!" Bütün bedenim gerginliği ile acımaya başlarken dediklerini yaptım. Bacaklarımı birbirine yapıştırıp ona bir ayrıntı vermek istemezken korktuğum şeyi söyledi. "Bacaklarını iki yanına aç!" Tırnaklarımı avuç içime yerleştirirken yanağımdan bir damla yavaşça süzüldü ama dediğine uyup iki yana açtım ve ona bunca senedir kendime bile sakladığım ayrıntıyı bütün açıklığıyla sundum. İç çamaşırımla olabilirdim ama şu anda bulunduğum durum kesinlikle olağan değildi. Bekledi. Arkasına yaslandı ve beni izledi. Nefes alış verişinden başka bir şey duyamıyordum. Normal alıyordu ve benden etkilenmediği barizdi. Ama istedikleri beni utandırmaktan başka amaç içermiyordu. "Şimdi..." Başını hafif yana yatırdı. Palyaço suratı o kadar korkunç ve gaddar duruyordu ki içten içe dudağımı ısırıp vereceği emri bekledim. "Sağ elini iç çamaşırının içerisine sok ve kendini okşamaya başla."