Bağlı olduğum sandalyede kıpırdanırken yere değen ayakkabı sesini işittim... Gözlerim bağlı olduğu için etrafı göremezken, bu daha fazla korkmama sebebiyet verdi. Bana kim yaklaşıyordu bilmiyordum ama iyi birinin yaklaştığını sanmıyordum... Zira ayakkabısından çıkan o sert ve tok ses hiç iyi şeylerin simgesini taşımıyordu. "Kimsin?" Merakıma yenik düşerek sorduğum soru karşısında aldığım tek cevap bana yaklaşmaya devam eden ayakkabı sesiydi. "Beni duymuyor musun?" Yine aldığım tek cevap ayakkabı sesi olurken odanın büyük olduğunu düşündüm; ama aklıma bu tezi çürüten bir şey geldi... Ben bu sandalyeye odadan girdikten 6 adım sonra oturtulmuştum... Bu da demek oluyordu ki... O bana yaklaşmıyor, etrafımda dönüyordu... "Dönmeyi kesip bir şey diyecek misin artık?" Tutamadığım dilim yine bir şeyleri sıvamama yardımcı olurken dilimi ısırdım. En kısa zamanda kendimi frenlemeyi öğrenmeliydim. Tam sandalyenin üzerinde bir kere daha kıpırdayacakken kulağımın altında bir nefes hissettim. Aynı zamanda gözlerim bağlı olsa da karşımda iri cüsseli birinin durduğunu fark ettim. "Cehenneme hoşgeldin güzelim..." Duyduğum o sert ses yutkunmamı sağlarken Gazal'a bir kere daha küfür ettim. Yapmaması gereken bir hatayı yapmış ve bunun bedelini bana ödetmişti...
11 parts