Daima kalbimin sesini bastırmak için yüksek sesli ve kalabalık konuşurum. Çamurlu bir nehir yatağıyla beraber mor rengindeki lotus çiçeklerinin resmedildiği bir tabloya bakarken, kendimi görürüm. Daha da önemlisi doğuştan kanatları olduğuna inanan bir adamın ekseninden bir santim uzaklaşamam. İsmim Nilüfer Demiroğlu. Çocukluğunun, ergenliğinin ve aslında bütünüyle hayatının bir parçası olduğum Kartal Dağhan'ı doğduğumdan beri tanıyorum. Onunla biriktirdiğim hatıraları anlatırken asla sonunun gelmeyeceğine inanırım.
Belki de yanılmıyorumdur. Ağladığım, gülmekten karnımın ağrıdığını hissettiğim, delirdiğim ve delirttiğim bu hikâyenin bir sonu yoktur. Olamaz mı?
Daha küçüktüm ve ailemi kaybettim. Kimin öldürdüğünü bilmiyordum Annem, babam, ve doğmamış kardeşim o gün öldüler ve küçük kardeşim yoktu büyük ihtimalle kaçırıldı ama o gün Kanlı Ay'ın olduğu gündü. Kanlı ay kıyametin habercisidir derler o gün benim kıyametim koptu.
Yıllar geçti ve Aşk ile tanıştım sevgi ile tanıştım, Savaş ile tanıştım ve ailesiyle bu aile de çok sır vardı ve ben sırların ortasında kalmıştım belkide kendi sırrımın ortasında kaldım. Bunu okuyunca öğren neceksiniz